5 Mart 2009 Perşembe

Yusufcuğun birkaç cümlesini yazıp kaçmaya geldim.. Derse girmem gerek ve ben hala bilgisayar başındayım çünkü..

- Anne ağşımdan kuybaa sesi geliyo..
- :P Belki elini ağzına sokup durduğun içindir Yusufum..
-Hayiy, kuybaa sesi, kuybaaa..

- Anne biz bu dünyada napiyoş?
- Yaşıyoruz oğlum.. Allah bizi yaratmış, buraya göndermiş, biz de iyi kullar olmaya çalışıyoruz.. Uslu duruyoruz, iyilik yapıyoruz.. Anladın mı?
- Hi hiğğğ..


- Düjel annem, tankeyli tamyonum uyanmış mıdıy?
- Uyanmıştır oğlum..
- Benimle okula delsin?
- Gelsiiinnn..
- Ya gelmesinnnn..
- Tamam gelmesin istemiyosan.. Başka oyuncak seç odadan..
- Yaaa... Ehiyyyyy.. Hüngür faşıırrttt.. Ben tankeyli tamyonumu götüycemmm..
- E tamam oğlum, götür o zaman..
- Hayiy ikkemiyoooommm..
-?


- Baba yabaş git..
- Tamam oğlum ama neden?
- Allah koyuşun, çağpayış oğna.. Ayabamış çağpağ onna soğna -yani ondan sonra- öleyiş..

Ölmenin ne demek olduğunu nereden öğrenmiş olabilir bu bücür? Hem de neredeyse bir buçuk aydır hiç televizyon izlenmeyen bir evde.. Arada yere yatıp gözlerini kapatıp bana "Anne bak ben öydümm.." diyor bana.. Allahım Allahım..

İşyerinden yazdığım için fotoğraf ekleyemedim yazıya ama bizi özleyenleri de daha fazla bekletmek istemedim.. İnanın ben de sizi çok özledim.. Arada sayfaları gezip bebişlerin ne kadar büyüdüğünü görünce hayretler içinde kalıyorum, içimde buruk bir mutluluk oluyor.. Keşke eskisi gibi yazabilsem ve okuyabilsem ama şimdilik buna da şükür.. Ara ara da olsa haber almak, yazışmak güzel..

Belki bir sonraki postta küçük bir padişahın fotoğrafları karşılar sizi, kimbilir?