1 Nisan 2009 Çarşamba

Boşuna dememiş atalarım "En iyi, iyinin düşmanıdır." diye..

Neredeyse iki haftadır Yusufcuğun fotoğraflarını bilgisayara yükleyebilmeyi, bunun için uygun bir vakit bulabilmeyi, uygun vakti bulabilmek için bir dersi ekmeyi :p, dersi ekmek için uygun bir fırsat bulabilmeyi :P vs. bekliyorum.. Bu arada Yusufumun onlarca tatlış cümlesini unuttum gitti maalesef..

Ama unutmadıklarım, artık boynu bükük kalmış bu sayfaya mutlaka kaydetmek istediklerim de var tabii.. Örneğin, dün gece babasına söylediği, duyduğumda beni gülmekten öldüren bir diyalog..

Yusufcuk, babasıyla okul hayatının ilk gösterisinden çıkmıştı dün gece.. Çanakkale Şehitlerini Anma Programında "küçük asker" oldu benim oğlum.. "KüçükAyşe" olan kız arkadaşları bebeklerini sallayıp mama verirken oYusufcuk da bir haftadır evde çalıştığımız asker selamını hazır ol vaziyette değil, çalan şarkının ritmine uygun, özgün bir dans eşliğinde verdi :P

Neyse, ben programın geri kalanını izlerken babası Yusufcuğu almış öğretmeninden.. Tabii sahnede görevini en iyi şekilde yapmış olmanın ödülü olan "şüypiş yumiyta"sı Toto eşliğinde.. Yusufcuk hemen açmış yumurtayı, çikolatasını yemiş, oyuncak yapılacak parçaları da babasına vermiş "Yap" komutu eşliğinde.. Bir kolunda çantası ve Yusufcuğu, diğer elinde de herbiri minnak minnak oyuncak parçalarını taşıyan Ozan, işi geçiştirmek için "Oğlum ben şimdi yapamam ki bunu.. Yapmayı bilmiyorum ben zaten.." demiş ona..

Yusufcuk ne cevap vermiş dersiniz?
- Kağadina bak babacim, kağadina bak, oyda yajay..


.....................



Geçen gün "Sen bizim bal bebeğimizsin.." dedik Yusufa, "Lütfen bana bal demeyin.." dedi bize..


Bir de bugünlerde baba bir laf var ağzında: "Adamin canini sikmaaaaa.." Değişik durumlarda değişik türevlerini de üretiyor tabii bu repliğin.. "Baba sana kisdim, annemin canini sıktin.."



Geçenlerde yemeğini bitirdikçe "Anna bak, öynek tabak yaptim.." diyor bana.. Sütünü falan bitirince de "öynek baydak" oluyormuş bardağı.. Anlamadım başta.. Meğer kreşte yemek bitince tabağın "örnek tabak" olacağını öğretmişler, onu anlatmaya çalışıyormuş bana..



Kreşten öğrendikleri sadece bununla sınırlı değil tabii.. Daha önce birisi bana gün gelip de Yusufcuğun saat on olmadan uyuyacağını söyleseydi, kesinlikle inanmazdım ama şimdi en geç saat kollarını açınca - yani tam dokuzu çeyrek geçe- yatağa giriyor Yusuf itiraz etmeden.. Öğretmeni kural koymuş çünkü.. Bir de şirin bir saat yapmışlar ona.. Saate bakıyoruz, seve seve yatıyor maşaalah..


Uyku demişken son günlerde bizim evde gerçekleşen en büyük devrimi de not düşeyim hemen.. Yusufcuk artık kendi yatağında uyumaya alıştı.. Bazen yanımda uyuytup yatağına taşıyorum, sabaha karşı geliyor.. Bazen de yatağında dalabiliyor uykuya.. İnanılır gibi değil.. Belki birçok anne anlamaz neden bahsettiğimi ama ben iki buçuk yıldır mahrum olduğum uyku hayatıma geri dönmeye başladığıma hala inanamıyorum.. Yusufun bizim yatağın dışında biryerlerde uyuma ihtimalinden iyice umudumu kesmiştim çünkü..


Gerçi bu bize biraz pahalıya patladı :P Eee, kolay değil tabii her sabah her sabah "o gece yatağında uyuyan çocuğun yastığının altına sürpriz yumurta" gelmesi.. Baktık bütçe çökmeye başladı, hediyeyi yavaş yavaş şekere, ondan sonra da bildiğiniz şekerşiz sakıza kadar düşürdük.. Neyse ki onu da çok seviyor.. Cikidik cikidik çiğniyor..


........................



Yusufcuk İngilizce de öğreniyor kreşte.. Tabii ki grameriyle, kurallarıyla değil sadece kelime kelime.. Ama bu bile o kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam.. Eee, ne de olsa geleceğe yatırım :P


Geçen gün ona ayakkabı almaya gittik bir alışveriş merkezine.. Fil şeklinde bir koltuk vardı orada çocuklar için.. Beni elimden koltuğa kadar çekti ve "Anne bak elifınt.." dedi Yusufcuk.. O kadar şaşırdım ki.. Hayvan isimlerini öğrendiğini bilmiyordum.. Sordukça bildiği diğer İngilizce hayvan isimlerini de saymaya başladı.. Ben alışverişi bıraktım, dakikalarca miniğimi dinledim, sevdim orada.. Sahip olduğumuz, yaşadığımız tüm güzelliklere ardı ardına şükrede şükrede..


Bir de benim kurstan arkadaşım Amerikan hocaya "Hayy Cenii, Av lav yuğğğ" deyişi var ki duyulmaya değer.. Onu görünce "May neym iş Yusuf.." diye söze başlaması, onunla İngilizce konuşması gerektiğini bilmesi de çok ilginç geliyor bana ayrıca..



............................



Yazmayı özlemişim, yazdıkça yazasım geliyor ama yukarıda beni bekliyor arkadaşlar.. Bir dahaki sefere hem küçük padişa hem de küçük asker fotoğraflarını yüklemeden gelmeyeceğim söz..