Birgün birisi bana, gün gelip de oruç bile tutamayacak şekilde sağlığımı kaybedeceğimi söylese inanmazdım sanırım..
Ama oldu işte..
Salı gününden beri oruç tutamıyorum.. Tuttuğum son günün gecesi evde fenalaştım çünkü.. Ozan daha gelmemişti ve Allah'a yalvardım o an bana birşey olmasın diye.. Hem kimseye haber verecek durumda değildim hem de Yusufcuk bir başına ne yapar ne eder diye ödüm koptu.. Biraz yatarak, biraz şekerli biraz tuzlu birşeyler içerek kendime gelmeye çalıştım ama Ozan geldiğinde ondan bi ton fırça yemekten kurtulamadım.. "Ben sana tutma dememiş miydim, dayanmaz bünyen, emziriyorsun hala.." mealinde bir güzel haşladı beni.. Ama denemeden tutup tutamayacağımı bilemezdim ki :((
Çok bozuktu o gün moralim.. Allahtan Banucum iftara geldi de biraz keyfim yerine geldi.. Hakan abi üniversitenin iftarına gitmiş, Ozan da yoktu zaten.. Biz de kız kıza+Yusufcuk takıldık işte :))
Yusufcuk "Bu ne? Buğğğ?" sorularıyla zaten susuzluktan baygınlık derecesine gelmiş kızcağızı hepten bunalttı :)) İftar sofrasındaki kaşıktan tuza, peçeteden çiçeğe herşey ama herşey defalarca soruldu ve cevaplandı.. Ben sofrayı hazırlamak bahanesiyle hızla uzaklaştım olay yerinden :P
"Bağnnu"su olmadan kendi odasında oynamaya da yüreği el vermedi bebemin.. Sonunda ikimiz de onun odasına taşındık haliyle.. Bu sefer de tüm oyuncaklar elden geçmeye başladı.. Arada ne konuşabildiysek onu kâr saydık artık..
"Hakkan" amcası gelince o da nasibini aldı "oda" işkencesinden.. Gerçi o bunu işkence olarak adlandırmaz eminim, çok seviyor Yusufcuğu..
O gecenin unutamadığım, hala aklıma geldikçe beni güldüren diyaloğu ise şu:
-Yusufcum aç ağzını, bak Hakan amcan dondurma almış sana, gel vereyim..
-Donnobaaa :))
Ağzına aldıktan sonra..
-Beğendin mi annem?
-I ııı..
-Neden?
-Voğuk!!
Hakan amcası, lütfen bir daha soğuk dondurma alma çocuğuma :))
.........................
Ramazan'ın başında anne oğul parka gitmiştik..
Orada bir Yusufcuk buldum ben yine :))
Kırmızı kırmızı, çok şirindi..
..........................
- Yusuf nerdesiiin?
Her neredeyse oradan sesleniyor bana:
- Buydaaa..
Sesin geliş yönü ve şiddetine göre yer tayini yapıyorum ben de :))
..........................
Yusufcuk öğlenleri salıncağında uyumaya iyice alıştı çok şükür..
Ama bu küçük dedecik illa elinde olacak :))
Onsuz uyumuyor..
........................
Yusufcuğa birşeyi yapıp yapmayacağını sorduğunuzda alacağınız cevap:
Olumluysa : Yappin
Olumsuzsa : Yapbican
Olacaktır, bilginize :))
..........................
Yusufcuk bebekliğinden beri bizim yatağın üstünde oynamaya bayılır ama bugünlerde bunu iyice arttırdı.. Karşısında ayna da olduğu için biraz oynuyor, biraz kendini seyrediyor, biraz şımarıklık yapıyor.. Ama farkediyorum ki orada çok keyifli vakit geçiriyor :)) Bugün bisikletini bile yatakodasına taşımış, yatağın yanına parketmiş.. Canı isteyince biraz da ona bindi :))
Legolardan mama yaparken..
.............................
Yusufcuğun gece uyanma saatlerine bir de "sahur vakti" eklendi!! Bizim sesimizi duyar duymaz emzirsem de bir daha dalmıyor ve biz yatana kadar bizimle oturuyor..
Geçen gece uyandı, yalpalaya yalpalaya yataktan kalktı ve koridora koştu.. Bisikletini gördü. Hemen üstüne bindi ve ayaklarını iki yana açıp, yumurtadan çıkıp vargücüyle denize koşan caretta carettalar gibi hızlı hızlı salona doğru ilerlemeye başladı!! Gece gece öldüm gülmekten.. Gözleri bile tam açık değildi daha..
"Rüyanda mı gördün oğlum?" demedim, çünkü eminim artık rüyasında gördüğüne.. Bir gece kalkıp "mağmunum" diye ağlıyor, ertesi gece "Anne dök, lego dök.." diye.. Dün gece de "Benim ağabamm.." diye sayıklıyordu!!
Doyamıyor yavrucuk oyuna, oyuncaklarına..
............................
Ziya amca bize iftara geldiğinde "Allah bir" ve "La İlahe İllallah" demeyi öğretmişti Yusufcuğa.. O günden beri kendi kendine tekrarlıyor bebeğim "Allah biyy", "Lağ yağ yee"..
Ozan evde okuduğunda sürekli sesli okur Kur'an-ı Kerim'i.. Yusufcuk da ne zaman Kur'an'ı eline alsa ya da Arapça yazılı bir kitap görse başlıyor hemen babasını taklit etmeye.. Başını iki yana yavaşca sallaya sallaya sesli sesli okuyor :))
Canım meleğim, Ku'an-ı Kerim hep en büyük rehberin olsun inşaallah..
..........................
Yusufcuk evdeki ayak işlerini yapmaya bayılıyor.. Yemeği yerde yiyeceğimiz zaman örtüyü, ekmeği ve su şişesini götürmek onun görevi mesela.. Benim söylememe bile fırsat bırakmıyor.. Gidip koyunca da hemen gelip "Anne alkiişşşş" diyor bana.. Çok büyük iş başardı ya, alkışlamamız lazım haliyle :)) Biraz "aferincilik" var anladığım kadarıyla kanında :P
........................
İstanbul'a gitmemize dört, ikinci doom günümüze ise dokuz gün kaldı..
Çok ama çok heyecanlıyım..
.........................
Yarın benden haber beklemeyin.. Bu ve bu ciciş hanımlarla iftar ediyor olacağız Allah'ın izniyle.. Yusufcuk abileri ve Sena ablası geleceği için çok mutlu.. Ben de öyle :))