Sizi merakta bırakmak değildi amacım.. Sadece yazabilmek için güzel haberlerin kesinleşmesini bekledim.. Tabii bir de yarım saat de olsa boş vaktimin olmasını..
Arada üzücü şeyler de oldu tabii ama onlar ayrıntı.. Şükredebilmek için daha çok madde var önümde..
....................
Haftasonunu da sayarsak dört gündür evdeyim.. Bayramdan beri ilk defa evle ilgilenebildim, doğru düzgün yemek yapabildim ve biraz dinlenebildim diyebilirim.. Tıpkı, üniversite son sınıfta hem okuyup hem çalıştığım günlerdeki gibi hayat bu aralar.. Sabah kahvaltılarını 20 dakikacık fazla uykuya feda ettiğim, akşama doğru "Ay ne yesek, çabucak ne yapabilirim eve gidince?" kaygıları çektiğim, yorgunluktan ancak bulaşıkları makineye dizecek kadar enerjimin kaldığı ve bu aletleri icat edenlere binlerce hayır dua ettiğim günlere döndüm yine!!
Yanlız o zamanlar da şikayet ettiğime inanamıyorum şimdi dönüp bakınca.. Ne de olsa Yusufcuk yoktu o zamanlar, şimdiki gibi belimi büken kocaman sorumluluklarım yoktu.. Kimbilir ne kadar boş vaktim vardı da ben kıymetini bilmiyordum!!
Bu kadar yoğun olmamın sebebine gelirsek.. Vizeyle ilgili ciddi bir problem yaşadık ve gidişim en erken Nisan'a kadar ertelendi.. İşin garibi ben bu habere hiç üzülemedim.. Aksine çok ama çok sevindim ve haberi aldığım gece haftalar sonra ilk defa rahat bir uyku uyuyabildim.. Bu gecikmeden de cesaret alarak başvuru yaptığım kurumun yetkilileriyle görüştüm ve her halükarda yazın, Ozanla beraber gitmemizin en doğrusu olacağına karar verdik.. İnşaallah gidişimiz yaza ertelendi ve minik ailemiz dağılmadan, kol kola gidebileceğiz uzaklara..
Bu ertelenmenin belki de en iyi tarafı devam ettiğim TOEFL kursunu tamamlayabilecek olmam.. Konuşmam oldukça iyi seviyeye geldi. Yazılı sınavlarda da hiç problemim yok. Olabildiğince pratik yapıp Amerika'ya hazır gitmek istiyorum..
Sadece kursa gitmek beni bu kadar yoğun yapmaz aslında ama ben iki haftadır aynı kursun başlangıç sınıfı öğrencileri için öğretmenlik de yapıyorum.. Aynı kursta hem öğrenci hem de öğretmenim yani :)) Artık sadece yarım gün değil tüm gün dışardayım ve Yusufcuk da saat dörde kadar kalıyor kreşte.. Ama iyi haber şu ki okuluna alıştı ve artık çok isteyerek ve severek gidiyor miniğim.. Maşaallah, sabah ağlamaları da kalktı ortadan.. Merdivenin başından bana el sallıyor ve "Öytmenim beni öşlemiş, şen bana süğpiş yuduyta almaya dit tamam mı anne.." diyerek uğurluyor beni.. İnşaallah böyle devam eder..
Kreşin Yusuf'a kazandırdıklarına hayret ediyorum.. Birgün geliyor, öğrendiği bir şarkıyı, bir duayı mırıldanıyor dili döndüğünce, ertsei gün geliyor "kutu kutu pense" oynuyor kendi kendine :)) İki gün önce de babasıyla bana masal anlattı "Biğ yokmuş biğğ vağmışş.. Bi ee tağvon vağmış..." diye :))
Bayramda, babasının anneannesinin yani "ebe"sinin yaptığı kuzine çöreklerini mideye indiren Yusufcuk :))
Son dört gündür evde olmamın sebebine gelirsek.. Yusufcuk yine, yeni, yeniden hasta!! Aslında bayramdan beri bir türlü atlatamadığı boğaz iltihabı yenilemiş ve güçlenmiş durumda.. Pazar gününü hastanede geçirdik.. İlk penisilinini vurdurmak zorunda kaldık ve iki gündür de en üst seviyeden mızmızlanmalara maruz kalmış bir şekilde ona hemşirelik yapıyorum evde.. Geceleri uyuyamıyor rahat nefes alamadığı için.. Gündüz de acısını benden çıkarıyor küçük bey..
İki haftadır bulabildiğim tek boş saati sayfamı güncelleyebilmek için kullandım.. Ne mutlu bana :)) Bak kıymetinizi bilin tamam mı :P Sizi özledim, çok seviyorum...
Dualarınızda bizi anmayı da unutmayacağınıza eminim..
Hoşçakalın..