Belki de en cok "kosmak"tir cocukluk..
Ayaklari yerden kesilene kadar kosmak.. Ucar gibi kosmak..
Bazen de kapanip odaya, ne varsa hayalinde onlari karalamaktir kara bir tahtaya..
Uc kucuk cizgiden bir dinazor, iki yuvarlaktan havada ucan spiderman yapmaktir..
Gecenin bir yarisi uyanip, kucucuk parmagiyla isaret ederek odanin karanlik bir kosesine "Simdi gercek mi bu canavay, benim goydugum?" diye sormaktir olanca masumlukla..
"Hayir, evimizde canavar yok annecim, sadece masallarda olur onlar.." cevabini duyar duymaz annenin kucagina iyice sokulup sonsuz bir guvenle yeniden uykuya dalmaktir..
Markette gorup-yapisip aldirdigi "is cantasi"yla gitmektir her yere cocukluk..
Ne var ne yok kendisi icin degerli hep o cantada tutmak, hep onu tasimaktir..
hep kenarlarda macera aramak..
Patates kizartmasini ketcapa degil de recele batirip bayila bayila yemektir mesela..
sonra da evde kendi kendine duzenledigi dugunde oynaya oynaya kendiden gecmektir..
"Eee, bi de kiz yok mu peki damat icin?" diye sormak, sonra da utanip koltuga kapatmaktir yuzunu.. Ama cocukluk, eninde sonunda dayanamayip "Betul olsun o kis bayii" deyivermektir gizlenmeye ihtiyac duymadan..
"Butun anneley bebekleyinin elleyini kapatiyo boole.." diyerek, uyutmadan once ayisinin ellerini buldugu eldivene benzer ilk seyle, hediye paketleriyle kapatmaktir cocukluk..
Kendi elleri icinse, banyodan sonra burus burus oldular diye sevinip havalara ucmaktir..
Disarda herhangi bir yerde olmayi, icerde herhangi bir yerde olmaktan hep daha cok sevmektir cocukluk.. Kesfetmek, aramaktir..
Dallarin arasinda kucuk arkadaslar oldugundan emin olmak..
Kamp yaparken annesini kasinma krizine sokan alerjen bir tirtili arayip bulmaya calismak, bulunca "Butun ayaklayini kiyicam ben onun.. Yuyuyemesin, senin yanina gelmesin, kasindiymasin seni diye.." aciklamaktir durumu..
Golun karsi kiyisina gecen babasinin arkasindan dakikalarca aglamak, sonra yollara dusup gitmek ve uzaklarda bir kayik bulup ona yapismaktir cocukluk.. Annesi korkuyla onu bulunca da "Bununla gidicem ben babama, ustum islanmas o zaman hem golde.." diye savunmaktir kendini..
Ama en cok da her sabah ama her sabah annesi onu birakirken, ne kadar derin uyursa uyusun bazen gozlerini aralamayi basararak bazen onlarin ardindan, "Eykenden gelip alcan mi beni?" diye sorarak bir diken batirmaktir annenin yuregine.. "Soz veriyorum.." cevabini her gun ayni kizginlikla kabul etmek zorunda kalmaktir..
Cocuk olmak, zannettigim kadar kolay degil belki de..