8 Temmuz 2008 Salı

Bu dingin, huzurlu köy hayatı, beni içime, taa derinliklerime çekmiş durumda..
Arada hayata dönüyorum ve blogcuğumu hatırlıyorum :P


Aslında haftaya olan dönüş tarihimiz, bir hafta daha sarkmış durumda.. Biz bir hafta önce gelmiştik zaten.. İki hafta Ozan'la kalmış olacağız ve sonrasında yine bir hafta daha yanlız.. O hafta sonu Ozan yeniden gelecek ve sonra beraber döneceğiz.. Sebep ise, Ozan'ın çok yakın bir arkadaşının düğünü.. Katılmak istiyoruz ama Ozan'ın tekrar izin alması mümkün değil.. Ben de gidip tekrar gelmek istemiyorum.. O yüzden babamız haftaya gidecek, biz biraz daha ense yapacağız :P

Eve döndükten bir hafta sonra da İzmir'e uçacağız nasipse, dedişimin yanına..
Yazın en azından bir kısmını evde geçirebilmeyi umut ediyorum :))


Bu arada, hadi yine iyisiniz.. Bir köy düğününün içine daldıracağım sizi makineciğim biraz daha dayanmayı başarabilirse.. Sizin için, düğün yemeklerini -özellikle keşkeği- daha dumanı üzerindeyken fotoğraflamayan ne olsun :P


İneklerin yanına girmeye cesaret edemeyen ama
nasıl yem yediklerini görmeden de duramayan Yusufcuk :))



Minik meleğim, gerçekten ama gerçekten çoooook mutlu burada.. Tek derdim, fazlaca şımarmış olması ama eve gidince hizaya sokarım ben onu :P Bir "I ıı" tutturdu gidiyor.. Herşeye ama herşeye "I ıı" modundayız bu aralar.. Tamam itiraz etmesi , kişilik gelişiminin bir parçası, biliyorum ama bu kadarı da fazla gerçekten.. Aklına esti mi saatlerce ne dersek itiraz ediyor bize.. Bazen "Hadi atta gidelim.." dediğimizde bile, düşünün yani :P


Küçük bir bahçe keyfi..






Artık eminim, köye gidip geldikçe görmediğim, duymadığım hiçbirşey kalmayacak şu hayatta.. Örneğin dün, canlı canlı bir inek ameliyatı izledim Ozan'ın bir akrabasının bahçesinde!! Önce bakamam diye gitmedim ama sonra dayanamadım.. Huyum kurusun, merak işte :P Zavallı hayvancık iki tane çivi yutmuş samanın içinde, onu çıkarıyorlardı vücudundan.. Korkunç olmasının yanısıra çok da ilginçti ameliyat.. İki veteriner ve bir de yakın bir akraba olan hemşire ablamız vardı ineğin başında.. Kocaman bir iğneyle işkembeyi diktiler önce, sonra da sırayla diğer katları, peritonu vs.. Kollarını kocaman gövdesine sokup, batticonla içini temizlediler hayvanın.. Prensip olarak sezaryene benziyormuş, öyle dedi hemşire İlknur abla.. Ama burada ana organ işkembeydi :P Bebiş yerine de nurtopu gibi iki çivi verdiler evsahibinin eline!!


Sonraaa.. Haftasonu, Yusufcuğu burada götürdüğümüz doktorun evinde misafirdik mesela.. Daha önce bahsetmiştim, Ozan'ın arkadaşının eşi zaten.. Üç hafta olmuş evleneli ama onlar hala ayrılar ve en azından bir sene daha ayrı kalacaklar galiba.. Her ikisi de doktor ve birisi Denzili'de, diğeri burada ilçede.. Tayin ayarlanamamış maalesef ve gelin evi kurulduğu haliyle kalmış orada!!

Çok güzel ağırladılar bizi, gittiğimize çok memnun olduk.. Karı-koca doktor olmanın ne kadar zor olduğuna bir kez daha şahit olmuş oldum.. Boş zamanları, nöbetleri vs. neredeyse hiç denk gelmiyormuş diğerininkine.. Kızcağız ilçede lojmanda kalıyor ama lojman denilen yer de bir köy evinden az hallice!! Mutfağında dolabı, yerlerde döşemesi yok.. En önemlisi de yanlız olması.. Geceleri hala tedirginim, alışamadım diyordu..


O gün ne kadar "lüks" bir hayat yaşadığımı bir kez daha farkettim.. Ben hala birtürlü sonu gelmeyen "yok"larımla boğuşurken, insanlar bir ilçede, evinden, eşinden, alıştığı herşeyden ayrı hayata tutunma mücadelesi veriyor.. Çok utandım kendimden!!


Bir de oraya giderken yaşadığımız bir "yolda kalma" hadisesi var ki hiç anlatmayayım en iyisi.. Ozan'ın bizimki bozulduğu için emanet aldığı külüstür motorcuğun tekeri patladı ve biz tam ilçeyle köyün ortasında, yolda kaldık!! Bunu da yaşadım ya ne d'iyim :P Gelenler geçenler acıyarak baktı bize, tüüüü :P Yusufcuk bir yandan tepişir, güneş bir yandan yakar, ben onca araba duruken bizi sırf adrenalini yükselsin diye o motora bindiren maceracı kocama söylenirim, of offff...

Burada sıkı bir hayat eğitimi mi alıyorum ne?

8 yorum:

Adsız dedi ki...

doğayla içiiçe olmak güzel ama sürekli öyle yaşamakta sanırım bizim gibi şehirde yaşayanlara fazla geliyor.yusufcukta tam köylü olmuş valla.zavallı inecikk:=)dr arkadaşlarınızda tez zamanda kavuşur inşallah.zor cidden bu şartların yaşandığı yer sanırım türkiyenin batısı değilmi? doğudakilerin vay hallerine.tuvalet eğitiminden vazgeçtin sanırım bezli hala yusufcuk..hyırlısı olsun.1 hafta ankarada olmanızda güzel medeniyete alıştır yusufuda izmire geçince inekleri tarlaları aramasın bence:) tatilinin güzel geçmesini izmirede sağlıkla hayırla gitmenizi dilerim.. sevgilerrr

AsYa dedi ki...

kuaybecim,
efe'nin sünnetini devamlı erteliyoruz.en iyisi tatilden dönelim öyle yaptıralım dedik bari..birkaç hafta daha erteledik böylece...sizinkinden gözüm korktu da yaptırmıyorum sanma:P
Köy maceralarınıza özendim ..
en güzel hayat bu işte...ben de köylü olmak istiyorum cidden..ama iş-güç derdinden ayrılamıyoruz buralardan..

sumuklubocek dedi ki...

Oyle bir anlatiyorsun ki benim de oralarda olasim geliyor...
Bir de gozlemlerin bence seni yansitiyor, cok olumlu hayata pozitif bakan bir kisi olarak tanidim seni ozellikle bu koy yazilarinda.
***
yusuf bey'e gelince... biz de yasadik ayni simarma olayini. eve donunce biraz zor olsa da ilk basta sonra donuyorlar eski hallerine ;)

Kremali'nin annesi dedi ki...

Yav ben seni okumaktan ve yorumlamaktan kendi blogumu guncelleyemez oldum. Lutfen biraz mola pliiizz:))

zehra dedi ki...

yusuff sana o kadar ımrendım kı keske bende sadece kumla oynaya bılsemmm

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Ühü ühüüüü. Dönmek istiyorum geriye.:))

KelebekGibi dedi ki...

Köy dügününü bekliyorum, özledim o manzaralari bende cok. Sevgiler

Büşra dedi ki...

yaw ne zaman tıklasam yeni bir macera, amma hızlı geçiyor tatiliniz, görevi ne zaman devralıyosun sen ondan haber ver:))
*