( Az önce Yusufcuk babaannesiyle evin önünde oynamaya çıktı ve ben de "Fırsat budur.." diyerek açtım bilgisayarımı.. Kayınvalidem gidene kadar işleri toparlamak istediğim için uzun uzun yazacak vakit yok ama sizi de merakta bırakmak istemedim.. Madem ki birşeyler anlatamıyorum, bugün biraz edebi (!) takılalım :)) Okuyun bakalım hoşunuza gidecek mi.. )
Minik pembe dükkanın kapısını yavaşça açıp içeri girdi genç kız. Burnunun üzerindeki küçük yarım gözlükleriyle kendisine gülümseyen tezgahtara "Biraz gözyaşı istiyorum" dedi. "Hatta biraz değil elinizde ne kadar varsa." Sustu. "Sadece iki şişe" dedi tezgahtar, "Ancak onlardan birini eşi avcılar tarafından vurulmuş bir ceylana götüreceğime söz verdim."
Tezgahtar gözyaşı şişesini ararken rafları inceledi genç kız; cam bir kavanoza konulmuş umutlar, bebek gülücükleri, bir-iki tane kalmış sevgi sözcükleri, iyi süslenmiş birkaç güzel rüya, özleyenler için iki kocaman çocukluk günü, bir türlü anlaşılamamış bir sevda, minik bir serçenin kalp atışları... "İşte" dedi tezgahtar ve küçücük bir şişe uzattı genç kıza. "Teşekkür ederim" dedi ve cebinden çıkardığı bir avuç mutluluğu uzatarak ekledi genç kız: "İnanın size verecek başka hiçbirşeyim yok." Başını salladı tezgahtar ve dışarı çıktı genç kız.
Yavaşça adımladı tozlu yolları ve sonunda onu sahile götürecek patikaya vardı. "Biraz çiçek toplamalıyım.." dedi kendi kendine. "Denizler çiçekleri sever." Arılarla kavga etti, dikenler çizdi ellerini ama sahile vardığında kucağındaydı kırların tüm çiçekleri. Uyuyordu deniz. Onu uyandırmamak için ayaklarının ucunda ilerledi kıyıya ve her zaman yaptığı gibi bağırmak yerine başıyla selam verdi denizyıldızlarına. Oturdu genç kız, kucağındaydı çiçekleri. Kumların üzerine birşey yazmak geldi içinden ama doluydu elleri. Oysa yazsaydı "Başını kaldır ve yıldızlara bak! " yazacaktı genç kız, "Ne kadar mutlu, kalabalık ve ışıltılı görünüyorlar değil mi? Oysa bizden bile daha uzaklar birbirlerine, bizden bile!.." İçini çekti genç kız, büküldü çiçeklerden birinin boynu ve deniz uyandı aniden...
"Rüyamda çok kötü şeyler gördüm" dedi, "Gökyüzünün rengini çalmıştı birkaç acımasız martı ve ben baştan aşağı kahverengiydim!" Elindeki çiçekleri uzattı genç kız, mutlu oldu deniz. Her kıyıya vuruşta birkaçını aldı çiçeklerin. "Senden bir ricam var.." dedi genç kız, "Acaba benim için ağlayabilir misin?" Şaşırdı deniz. Şimdiye kadar hiçkimse böyle birşey istememişti ondan. "Elimdeki şişede biraz gözyaşı var. Onu da alır mısın çiçeklerle beraber ve ağlayabilir misin benim için her kıyıya vuruşta?" Evet, evet! En son böyle demişti genç kız..
"Peki o buna değer mi?" diye sordu deniz, "Gerçekten değer mi?" "Evet" dedi genç kız, "istersen sorabilirsin gözlerime." Baktı ve genç kızın gözlerinde kaybolmaktan korktu deniz.. "Tamam.." dedi, "Her kıyıya vuruşta ağlayacağım senin için."
O günden sonra hep ağladı deniz, her kıyıya vuruşta. Söz vermişti bir kere, denizler kolay kolay dönmezler sözlerinden. Herkes duydu onun hıçkırık seslerini ve hep kır çiçekleri gördüler kıyıya vuran dalgaların ellerinde.
O günden sonra genç kızı gören olmadı. Kim bilir belki de yeni bir sahildeydi ve kumların üzerine "Başını kaldır ve yıldızlara bak. Ne kadar mutlu, kalabalık ve ışıltılı görünüyorlar değil mi? Oysa bizden bile daha uzaklar birbirlerine, bizden bile..." yazamıyordu yine, ellerinde yeni denize hediye edeceği yeni kır çiçekleri olduğu için. Ve belki de dolaşacaktı tüm sahillerini tüm denizlerin, onun yerine ağlamaları için.
Ama hep merak etti genç kız, acaba tezgahtarın diğer gözyaşı şişesini verdiği ceylan da bir deniz bulabilmiş miydi kendine? Yoksa bir bulut muydu onun anlaştığı? Her yağmur yağışında minik bir gözyaşı şişesi aradı bulutlarda genç kız çünkü ancak bir ceylan bu kadar güzel ağlayabilirdi...
( Lise karalama defterimden.. )
Yorumlarınız için de hassaten teşekkür ederim.. Üzerimde onlara cevap yazamamanın mahcubiyeti var ama affınıza sığınarak bir süre daha izin istiyorum.. Merak etmeyin, dönüşüm muhteşem olacak :P Neler var neler.. Yeni bir saat tasarımı, canım Ozan'ımın doğumgünümüz için harika dizelerle süsleyerek hediye ettiği şık saatim ( vaaaavvvv ), yapımı ve süslenmesi en fazla iki gün süren ama her görenin hayran kaldığı bir bolero ve yapımı, Yusufcuktan yeni kareler, birkaç kitap önerisi.. Hepsi ama hepsi kafamda dönüp duruyor "Yaz bizi, yaz bizi.." diye :))
Vakit.. Sadece biraz boş vakit istiyorummmmm...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
Canım ben bu öyküyü Esra' ya verdiğin linkten okumuş ve çok beğenmiştim. O zaman da sana yazıp beğenimi dile getirmek istemiştim ama unutmuşum... Süpersin, kitabını da harika olacağından hiç şüphem yok....
Ben de acaba yazdığın kitaptan bir bölüm mü diye düşündüm.Bu arada kitap konun ne?Merak ettim.Bir kaç kere daha sormuştum ama acaba sır mı?Kitap çıkana kadar söylememen mi gerekiyor:)))
kolaylıklar diliyorum sana...
sen biriktir yazılacakları biz bekleriz... yalnız yusufcuğun bir iki fotoğrafı olsaydı iyi olurdu...
onu özlüyoz biz annesi haberin olsun...
INSAALLAH KOLAYLIKLA BU GUZEL OYKUYU YAZIP BITIRIRISIN YUSUFUMUDA COOK OPTUK SEVGILER..
CANIM YUSUFÇUK BABANNESİ YANINDAYKEN İYİ VAKİT GEÇİRİR UMARIM ÇÜNKÜ TEK ÇOCUKLU ÇEKİRDEK AİLELERİN ÇOCUKLARI EVDE YANLIZ KALDIKLARI İÇİN ÇOK SIKILABİLİYORLAR HALİYLE YA TEZGAH ALTLARINDA VEYA FARKLI OYUN ALANLARINDA ARIYORLAR ÇAREYİ ÇÜNKÜ AYNI TATLI DERT BENİMDE BAŞIMDA 2 YAŞINDAKİ ZAHİD OĞLUMUN NEREDE NELER YAPTIĞI HİÇ KESTİRİLMİYOR GERÇE ÇOĞU ÇOCUĞA GÖRE USLU AMA NEYSE YUSUFÇUĞU YERİMİZE HATTA ZAHİDİN YERİNE ÖPÜN
MUHABBETLERİMİZLE
canım arayı çok açma ama emi
Yazı çok güzel olmuşş eminim ki kitabında çok güzel olucak.
Ancakk Yusuf'cuğun yeni fotoğraflarınıdan ekleseydin keşke bu sayfaya geldiğimde onun güler yüzünü görmek çok güzel..
Kolay gelsinnnnnnnnnnnnn.
Biz esimle okuduk cok begendik, canim:)Buarada gecmis dogum gunun kutlu ve de mutlu olmustur insaallah, Yusufcugumu da operim cok...Iyi calismalar!
aaa ama olmazki boyle,
cok calisip bizi ihmal ediyorsun Kuaybecigim ;)...
bu arada artık benimde bebeğime dair blogum var çaya bekleriz artık
Yaz bizi yaz bizi diyenleri bekliyorz canımcım:)Özellikle de boleroyu:)
Yorum Gönder