10 Aralık 2007 Pazartesi

Morali bozuk bir şekilde yazmayı hiç sevmiyorum ama kaç gündür yazamadım.. Başka çarem yok.. Moralimi bozan mesele bugün kesinleşirse daha sonra anlatırım açık açık.. Yayıneviyle büyük bir problem yaşıyoruz da.. Elimde kalabilir yazdığım kitap.. Daha tamamlayamadım ama bu problem çıkınca yazmayı bıraktım tamamen.. Şevkim kırıldı resmen, elim kaleme gitmiyor :((

Kendimi örgüye vurdum tamamen :P Tabii Yusufcuktan arta kalan sınırlı dakikalarda.. Dün evine döndü babaannemiz ve yine başbaşa kaldık beybişimle.. Rahata alışmışım galiba.. Dün Yusufcuk akşamüstü uyuyakaldığında ben de zor attım kendimi yatağa.. Tüm gün süren ağır tempo yormuş beni, hamlamışım :))

Boleroya nihayet başladım.. Bayram için bebişine ya da kendine yeni bir cici arayanlar hemen iki düz iki ters lastikten oluşan ana parçayı örmeye başlasın :)) Ben ortalama bir yaşında bir bebek için 84 ilmekle başladım ama ölçerek de sayıyı ayarlayabilirsiniz. Yünün kalınlığına göre değişir çünkü.. Örgünün eninin sırtı tamamen kaplaması gerekiyor.Boyu da giyecek kişinin dört karışı kadar olacak. Dümdüz dikdörtgen bir parça yani.. Yapım ve süsleme aşamalarını da tek tek göstereceğim inşaallah..



( Tamam kabul ediyorum, bu örgü işini abarttım biraz, evin heryeri yün doldu ama gerçekten negatif enerjimi alıyor.. Çerçeveden saate heryer çiçeklerden, örgüden nasibini almaya başladı.. Yakında Ozan'ı ya da Yusufcuğu da kaplayacak ve çiçeklerle donatacak bir "nesne" örmekten korkuyorum :P Ama ondan önce Yusufcuğun odası için harika bir projem var..)



................


Babaannemiz gitmeden bir gün önce yine ufak bir park kaçamağı yaptık biz.. Nadir güneş ışıklarını yakaladık, "İyi ki gelmişiz.." dedik.. Minnoşumu kaydırdık.. Salıncakta salladık.. Ama daha çok, o oradan oraya koştururken peşinden koştuk.. Daha önce de yazmıştım ya, yürümeyi tamamen bıraktı, sadece koşuyor.. Gitmek istediği yere bir an önce varmak, ellemek istediği şeyi hemen mıncıklamak için sanırım.. Tabii biz her an arkasında olduğumuz için "Şunlar beni yakalamadan yapacağımı yapayım hemen.." düşüncesi de neden oluyor olabilir bu duruma :)) Yaramazlık yapacağı zaman önce yüzümüze afacan afacan bakıp sonra hemen koşmaya başlıyor çünkü.. Belki bakmasak ya da arkasından gitmesek o da acele etmek zorunda hissetmeyecek kendini :P Yavaş yavaş, tadına vara vara kemirecek mesela sokakta bulduğu yarı çürümüş bir mandalina kabuğunu!!

( Bu arada aşağıdaki yazıya bazı arkadaşlar "Şekerli şeyler verme.." diye yorum yazmış ya, bu Yusufcuğun şekerli şeyler yememiş hali arkadaşlar.. Ben hala ne hazır meyve suyu ya da şeker ne de çikolata vermiyorum Yusufcuğa.. İkram edildiğinde bile alıyorum elinden.. Zaten yemesi gereken sağlıklı hiçbirşeyi yemiyor, bari zarar verecek olanlardan koruyayım diyorum.. )

Bu arada..
Babaannesi buradayken çarşafta sallanark uyumaya alıştı Yusufcuk yine.. Dün gece uyuturken akla karayı seçtim.. Umarım hemen salıncağına uyum sağlamaya başlar yoksa yandım ben!!

.....................

Şimdi gelelim sevgili Özlem'in sobesine..

Şimdiye kadar ne olmayı, hangi meslekleri yapmayı hayal ettim?


İlkoulda astronotluktan öğretmenliğe, "İyi çene var sende yakışır.." iltifatları (!) sebebiyle avukatlıktan müdürlüğe (:P) her türlü meslek vardı hayallerimde.. Ama en çok "Doktor olacağım.." diyordum soranlara.. Çünkü babam "Sen ilk müslüman hanım doktorun ismini taşıyorsun, çok yakışır sana.." diyordu..

Ortaokula gelince işin rengi değişti.. Hep sınıfın en yüksek notlarını almama rağmen matematiği ( daha genel anlamıyla sayısal dersleri ) sevmediğimi ve bunlarla değil de "okumak"la vakit geçirmek istediğimi farkettim.. Daha o yıllarda tüm dünya klasiklerini, Türk masal ve romanlarının çoğunu okumuştum zaten.. Öyle ki, hep anneler çocuklarına "Kitap oku.." der, benim annem "Yeter kızım, bu kadarı da fazla.. Gözlerin altı numara olacak, zaten bozuk.." diyordu.. Altı yaşında gözlükle tanışmış bir insan olduğum için annemin kaygısına hak veriyorum aslında çünkü herkes yatar, ben ya koridordaki gece lambasının ışığında ya da yorganımın içinde el feneriyle okurdum kitaplarımı.. Küçük prensesin devin elinden nasıl kurtulduğunu ya da Küçük Prens'in kuzusunu nasıl taşıyacağını öğrenmeden uyumam mümkün değildi..

Bir yazar olmaktı o zamanlar hayalim..
Çocukları çok mutlu eden kitaplar yazan bir yazar olmak..

Liseye gelince bir gerçekle daha yüzleştim.. ÖSS denen bir duvar vardı bu ülkede ve onu aşmadan "diğer tarafa" geçmek mümkün değildi.. Bir süreliğine vazgeçtim hayallerimden ve mutlaka ama mutlaka üniversite okumaya karar verdim.. Bunda, ortaokulda beni istediği kolejde okutmak için arabasını satan babamın ve "Ben istediğim halde siyasi olaylar yüzünden okuyamadım, sen gerçekleştir hayallerimi.." diyen annemin büyük payı var tabii.. En çok onlar için okuyacak ve benimle gurur duymalarını sağlayacaktım..

Okulumda sözel sınıfı açılmadığı için mecburen eşit ağırlık öğrencisi oldum ve matematikle yine uğraşır (!) hale geldim ama bunda da bir hayır varmış.. Benim alanımda çözülen her matematik sorusunun katsayısı sözelcilerinkinden fazlaydı ve bu sayede sözel tercih yapmama rağmen çok daha yüksek bir puan aldım.. Matematiği bu yüzden kısa bir süreliğine de olsa sevdim :P

Lisede en büyük hayalim psikoloji okumaktı.. Hani olur ya, duvarlara istediğin bölümü yazan levhalar asarsın sınava hazırlanırken.. Bizim sınıfta da vardı hepimizin bir levhası ve "Boğaziçi Psikoloji" yazıyordu benimkinde kocaman kocaman.. Akımları inceliyor, muayenehaemin hayalini kuruyordum.. Hatta bir merkeze gidip oradaki psikologlarla görüşme bile yapmıştım alanımı belirlemek için ve parapsikolojide karar kılmıştım!! "Peki neden psikoloji istiyordum?" diye soruyorum şimdi kendime.. Cevabı var ama çok içimi acıtıyor.. Çok özel benim için.. Yazmasam daha iyi sanırım.. İnsan istese de anlatamıyor demek ki bazı şeyleri..

Neyse, kuru üzümden okunmuş kaleme, kardeşlerimin dualarından yolda tekrar ede ede ezberlediğim Cevşen'e kadar hertürlü techizatla sınava girdim ve elhamdulillah iyi bir puan aldım.. Bana yarı şaka yarı ciddi "Bence sen sınava girme, eve gidip çeyizini işlmeye başla çünkü seninle ilgili hiç umudum yok.." diyen bir hocamı iyice morarttıktan sonra - asla bir öğretmene karşı bu ifadeyi kullanmak istemezdim ama çok daha ilerisini duymayı hakeden bir insana karşı kendimi bu kadar frenliyor olabilmem aslında takdir konusu.. Başka konularda da haddi olmayan pekçok müdahalesini gördüm kendisinin - sıra tercihlere geldi.. Tüm kağıdı en yüksek puanlı olandan başlayarak psikoloji bölümleriyle doldurdum ama birtek Boğaziçi'ne yetmiyordu puanım.. Ve ben o sırada sınav sistemi yeni değiştiği için edebiyat tercihi yapabileceğimi bilmiyordum.. Dershanede bir hocam tercihlerimi kontrol etti ve "Sözel puanın tercih ettiğin yerlere göre çok yüksek, yazık etme puanına, Boğaziçi Edebiyat yazalım, sen başla, orada hem çift dal hem de yatay geçiş hakkın var, sonra istersen bölümünü değiştirirsin.." dedi. İstemeye istemeye razı oldum aslında ama şu anda dua ede ede anıyorum onu.. Düşünüyorum da, eğer psikolog olsaydım şu genç yaşımda hastaların dertlerine ağlaya ağlaya, içim şişe şişe göçerdim bu dünyadan.. ( Özlemcim bu kısım senin için ikinci baskı oldu, kusura bakma.. )

Çok şükür kazandım ve edebiyat okumaya başladım.. Ama hiçbir zaman bölümümü değiştirmeye yeltenmedim.. Hem çok keyif aldım okurken hem de ard arda ders bırakan, temel dersleri bile geçmek için sabahlayan psikoloji öğrencisi arkadaşlarımı gördükçe halime şükrettim.. Okulun eğitim dili ingilizce olduğu halde bizim bölümün bazı dersleri Türkçeydi ve bu büyük avantaj sağladı benim gibi evli olarak okuyan birisine.. Hiç kolay geçmedi o yıllar çünkü, daha da ağırını düşünemiyorum.. ( Evet evli okudum ben, sınavı kazandıkta sonra evlendik ve öyle başladık okula Ozan da ben de ama bu çoook uzun bir konu, es geçelim şimdi.. )


Şimdi yaptığım işi çok seviyorum.. Yazmak çok güzel.. Test yazarken bile herhangi bir cümle yerine çocukların içini şenlendirecek, onlara küçük de olsa yeni ufuklar açacak cümleler seçmeye çalışıyorum.. Hayal güçlerine dokunmaya çalışıyorum.. "Kırmızı arabanın freni patladı.." cümlesindense, "Anneme kırmızı bir kır çiçeği hediye ettim.." demeyi tercih ediyorum sıfatları anlatırken.. Çünkü biliyorum, okuduğumuz her cümle iz bırakıyor ruhumuzda.. Çocuklar için güzel cümleler kurmak isityorum.. O cümlelerle düşünüp o cümlelerle konuşsunlar istiyorum..

Hala en büyük hayalim, iyi bir çocuk yazarı olmak.. Ünlü değil, iyi.. Bir çocuğun bile hayatına dokunmak, onun hayalini güzelleştirmek çok önemli benim için.. Çok klasik olacak belki ama bir çocuk dünyayı değiştirebilir çünkü.. Ben buna inanıyorum..

Tabii bu aralar bir de yün ve tasarımla ilgili bir meslek hayalim var :P Allahtan ki ikisi birlikte yürüyebilecek işler :)) Birinden yorulunca diğerine geçiyorum..


Neyse.. İyi ki moralim bozuk.. Olmasa ne kadar yazardım Allah bilir..


Son not: Biletlerimizi aldık.. Arefe günü İstanbul'dayız inşaallah..

25 yorum:

feyza dedi ki...

Canım inşallah işlerin bir an önce yoluna girer ve sende emeğinin karşılığını alırsın..
İnanır mısın edebiyatı sevmeyen ben bile senin yazılarını okuyunca sevmeye başladım daha önceki yazmış olduğun kitapları da söyler misin kardeşim için almak istiyorum..
Yusufcuğumda maşallah her hali bir başka güzel annesinin sözünü de dinlermiş maşallah..
Sistem olarak kasdettiğim şey ismimi üstte belirtiyodum önceleri ama şimdilerde yorumun altında ve devamında yazıyorum üstte ise isimsiz olarak çıkıyor..Feyza

feyza dedi ki...

Şimdi oldu tekrar rumuz kısmından denedim sanırım kabul etti..

Cimcime'nin annesi dedi ki...

Emek verilen hicbirseyin zayi olmayacagini dusunuyorum.Uzulme.Sana yayinevi mi yok:)Insallah bu sorun kisa zamanda cozume ulasir.
Yunlerin oldugu fotograf karesindeki fotografiniz cok hosuma gitti.Poz harika.Yunlerde civil civil.Hemen yarin yun alip tarif ettigin uzere boleroya basliyorum ins.Ama bayramda giydirilebilecek kadar guzel orebilecegimi sanmiyorum.
muhabbetlee..

Esra dedi ki...

Merhaba Kuaybe,öncelikle yazılarını okumaktan büyük keyif alıyorum belirtmek istedim:)
Kitap konusunda inş. hakkında hayırlısı olur.Çok zor hakkaten, o kadar herşeyinden feragat et,geceni gündüzüne kat,sonra da kitabının elinde kalma riskiyle karşılaş..İnşaallah öyle bi durum olmaz canım.Hakkında hayırlısı olsun...
Eşinle evlilik hikayenizi merak ettim hakkaten.Biraz erken olmuş sanırım.Heralde çok büyük bir aşk olsa gerek :)
Yusufcuk da herzamanki gibi çok tatlı,maşaallah..
Sevgiler

Sabahnur dedi ki...

Yayıneviyle sorunlarınız hallolur ıns. nezamandır bu konuda zaten gerginsin zaten, bu yazdıkların da bosa gitmez hersey yoluna girer umarım..

İplerine bayıldım rengarenk almıssın ne guzel benim elimde gri var esime oruyorum atkı ve bere takımı. Bitince paspas olayına giricem:)

Çarsafta sallanmadı Ze hiç, denedikte oyun sandıgından uyumadı eğlendi :)

Yusufcugu emzirerek uyuttun mu hiç? Sen yatcaksın o da yanına yatıp emcek.. Ze cok yoruldugunda bazen o sekilde uyuyor

SeiNeP dedi ki...

ne kadar enteresan..bende öss ye hasırlanıorum bu sene..ve lise yıllarımda hep psikoloji okumak istiodumm bende sizin gibi...sonradan matematik-2 ile aram pek olmadığından edebiyat alanını seçmeye karar verdim...edebiyatı çok seviyorum..ama bası tereddütlerim vardı..galiba sizin yazınız sayesinde kayboldular :) boğaziçi üniversitesi edebiyat bölümü...inşaallah hayırlısıylan olur .ahhh ahhh :))

bu arada kitap konusunda ALLAH yardımıcınıs olsun..inşaallah biran önce herşey yoluna girer...sevgi ile..

pastacirapunsel dedi ki...

Kuaybe'cim, her şey olacağına varır derdi hep anneannem. Yayıneviyle arandaki problem her ne ise bir an önce düzelir umarım, kendini çok üzme lütfen.
Canım meleğimin fotoğraflarına ise bayıldım:))Benim için sıcacık öp lütfen.
Sevgiler.........

zehra dedi ki...

benim adim zehra.cocuk gelisimi ogretmeniyim ve 1 yasinda bir kizim var.size ilk defa yorum yaziyorum ama yazilarinizi surekli takip ediyor okumaktan cok keyif aliyorum.oglunuz ve siz cok sekersiniz.internette sizi buldugum icin mutluyum.
bu arada yayineviyle yasadiginiz sorun herneyse ins hemen hololur.cunku kitabinizi merakla bekliyorum.olmazsada siz kaybetmezsiniz sizin gibi birini yayinevi kaybetmis olur.
Allah emeginizi zayi etmesin ins..
banada sizinle tanismayi nasip etsin..

SenaBera dedi ki...

Canım dilerim yayınevi ile ilgili problemler, hayırlısı ile bir an evvel çözülür....

Boleronun bitmiş halini merakla bekliyorum, kolayca bitsin..

Park şekeri maşAllah çook şeker çıkmış, hele uyuyor sandığım görüntüsüne bitmiştim ki meğer rolmüş...

Hımmm çocukları çok mutlu eden yazılar yazıyorsun zaten dergide, dilerim kitap hayalin de gerçek olur...

Bayramı ailenle geçirecek olmana çok sevindim, güle güle gidip, dönün....

uçan talhanın annesi dedi ki...

kitap konusunda rabbim hakkında hayırlı olanı versin. yayınevleri bazen böyle güzellik (!) yapıyorlar. ama rabbim emeğini biliyor. hakkını mutlaka verir.
yünlere bayıldım ne güzel rengarenk. benim de vaktim olsaydı ben de bişeyler yapsaydım diyorum. ama sonra vazgeçiyorum. yünleri şişleri alsam talha acaba onlarla ne tür oyunlar icat eder diye düşünüyorum, dehşete kapılıyorum, hemen vazgeçiyorum. ama siz maharetli arkadaşlar önünde saygıyla eğiliyorum :D
yusufcuk işini biliyormuş, çarşafla sallanmaktan kim hoşlanmaz ki :D yalnız umarım en yakın zamanda kendi başına uykuya dalmayı ve güzelce bolca hayırlıca uyumayı öğrenir.

Anonymous dedi ki...

merhaba;
ben züleyha cevahir. bloğunu sürekli takipteyim. yalnız kendisinden 2 aydır haber alamadığımız karakuzunun annesi irem den haberiniz var mı. nerelerdeler. bildiğim kadarıyla görüşüyorsunuz. bir cevap verirseniz çok sevinirim.

AYSUN dedi ki...

Canım yaa inşallah herşey yoluna girer de moralin düzelir... Yusufcuğun halleri çok şeker. Annesini kırmamak için gözlerini de kaparmış yavrucak:)

Hoşgelin bakalım istanbul'a. Bekliyoruz...

Muhammed Yusuf dedi ki...

:( İnşeallah gayretlerin bitirilmiş ve memnun edecek karşılığı alınmış emekler cümlesinden mutlu sonuna ulaşır( Ne dediiim anlaşıldı mı:P) Saat, çerçeve çok güzel olmuş. Kesin dekorasyon-örgü işine girmelisin:) İstikbalin parıldıyo:)
Sevgiler.

zehra dedi ki...

can�m ebn�m �nsan�n moral� bozuldugunda o �sten nas�l sogur b�l�r�m ama �nsallah en k�sa surede cozumlen�r :)
su orgu olay�n� bende cok ogrenmek �st�yorum ama becerem�yorum s�md� sende gordum can�m �sted�
yusufcuga gel�nce allah�m masalla masallah d�y�p baslay�m sen�n bu oglunun s�k� fanlar� var b�z�m evde evcek del�s� oldukk hatta gecende anneme gosterd�m f�r�nda oyuncak yahn�s�n� :))
allah�m keyf�n� bozup hasta olmas�nda tek kosustursun k�yamam ben ona

sühendan dedi ki...

Kitabın konusunda hayırlısının olmasını diliyorum.O kadar emek verdin;bu süreçte senden ayrı kaldık.İnşaallah senin istediğin şekilde sonuçlanır.Allah yardımcın olsun.

Senin bloğunla tanıştığım günden beri dikkatimi çeken akıcı bir uslup kullanman ve duygularını çok güzel bir şekilde ifade etmendi.Bunları yorumlarımda belirtmiştim.Bu yazınla da işin sırrı anlaşıldı.Karşımızda edebiyatçı varmış da haberimiz yokmuş:)

Bundan sonra yazdıklarımıza ve noktalama işaretlerine dikkat etmemiz lazım:)))

mucizenin annesi dedi ki...

sen moralini bozma olmazmı bitanem..emin ol emeklerin karşılığını bulacaktır :)))
benimde senin gibi bi ip yumağım var evde ne yapayım dayanamıyorum görünce :)) şimdi kalanları değerlendirmek için battaniye-örtü örmeye başladım...sende bi dene..
paşam yine son sürat anlaşılan..
Allah kolaylık versin sana ne diyeyim....Ha bide gözün aydın bayramda kavuşuyosun anneciğine..

evo dedi ki...

Insallah yayinevi ile problem kisa zamanda cozulur ve emegin bosa gitmez.Bolero anlattigin kadariyla cok basit bende kendim icin ormek istiyorum gumus rengi simli bir yunden guzel olur sanirim :) yusufcugu da opuyorum selamlar...

Minel dedi ki...

İstanbula geldiğinde yolun şirkete düşerse mutlaka görüşelim Kuaybe:)
bebelerimizden bahseder tost most yeriz:)

Sevgilerimle

AYSUN dedi ki...

Yaa kuaybecim bu çiçekleri nasıl örüyorsun öğrenmek istiyorum da:) Siyah bir kazağıma bu çiçeklerden belki de biraz daha büyüklerinden şekil yapacağım da:P

Minik Patikler dedi ki...

Canım benim umarım problem çözülür. Gülüyorum hem çerçevedeki minik çiçekler için, (nasıl yapması zor mu) hem yusufcuğumun tatliş halleri için. İyi yolculuklar şimdiden :)

Kuaybe dedi ki...

Feyzacım sağol.. Ben sana diğer kitaplarla ilgili mail atarım inşaallah.. Bu arada benim bir mail adresim varı di mi :P Dolmuş taşıyordur günlerdir, bi bakmam lazım :)) Ayrıca edebiyatı sev sen.. Daha güzel ne var ki hayatta.. Tabii "edeb"iyattan bahsediyorum, karmaşa ya da anlamsızlıktan değil..

Cimcimenin annesi, sen ör bak ne kadar güzel olacak, ne kadar yakışacak cimcimeme.. Bir de üstüne eliyle yediği o yemekleri sürdü mü tamamdır :P

Esracım, aynen dediğin gibi, o kadar fedakarlıktan sonra böyle bir sorun yaşamak çok üzdü beni.. Ama hallolur inşaallah..

Evlilik hikayemizi de birgün "arkası yarın" şeklinde yazarım belki.. Biraz uzun da :P

Sabahnurcum niye gri aldın ki? Alsaydın şöyle turuncu muruncu, hiç kaybolmazdı, İstanbul'un neresinde olsa tanırlardı abiyi :))

Yusufcuk da başta oyun sandı sallanmayı ama sonra baktı çok keyifli, her uyumada aramaya başladı.. Zaten en son çare senin dediğin yöntem oluyor.. Yoruluyor yoruluyor, bayılacak raddeye gelince yatırıp emziriyorum.. Gözlerini açamayacak hale gelene kadar tepiniyor ama sonunda - bazen bir saatte - uyuyp kalıyor!! Ne desem? Medet ya Rab :))

Kuaybe dedi ki...

Seinebcim teşekkürler.. İnşaallah sen de istediğin bölümü kazanır, kolaylıkla okursun..

Sevgili Rapunsel, sıcacık ama sanırım biraz abartarak öptüm Yusufcuğu.. Fenalık geldi çocuğun içine :))

Merhaba sevgili Zehra, hoşgeldin.. Ben de seninle tanıştığıma çok mutlu oldum.. Kızının çok şanslı olduğunu düşünüyorum çünkü çocuk gelişimi ile ilgili bilgi dolu bir anne evladına çok faydalı olabilir.. Biz o eksiği kitaplarla kapatmaya çalışıyoruz ama olmuyor sanırım.. Temelden bilmek lazım bazı şeyleri..

Özlemcim çok teşekkürler.. İnşaallah kolayca gidip döneriz.. Ben yanarım yanarım, arefe günü bizimle aynı otobüse binecek şanslı (!) yolculara yanarım :P

Eminecim yorumunu okuyunca dedim ki, "Kuaybe, şiş ve yünlerle bu son uğraşışın haberin olsun.. Seneye bu şişler kılıç olarak değerlendirilebilir Yusuf tarafından.. Bu kış ne yapsan kardır.. Seneye nereye saklasan bulur afacan, en iyisi elini çabuk tut.." :))

Kuaybe dedi ki...

Merhaba sevgili Züleyha.. İrem'e iki gündür ben de ulaşamıyorum.. Son görüştüğümüzde böbreklerinden rahatsızdı, haber ver bana dedim ama aramadı.. Haber alırsam sayfaya yazarım inşaallah..

Aysuncum, siz İstanbul'da mısınız bayramda? Hoşgelicez inşaallah biz :))

Hacercim anladım ben onu, merak etme sen :P

Gireyim di mi dekorasyon işine, heryer çipçiçek olsun :))

Zehracım, örgü o kadar basit ki hiç korkma.. Ben de bilmiyordum, deneye deneye öğreniyorum inan ki.. Zincir çekmeyi ya da düz örmeyi biliyorsan gerisi kolay.. Modellemeye sonra yavaş yavaş alışıyor insan..

Sizin evdeki "fan"lara Yusufcuktan sevgiler.. İmkan olsa da size bir parça "yahni"mizden gönderseydik :))

Sühendancım sağol.. İnşaallah hallolur bugün bu mesele de benim içim rahatlar..

Ben zaten tüm yorumlara yazım ve noktalamadan puan veriyorum, yıl sonunda karne dağıtıcam herkese :P İyi ki öğretmen değilim, valla çok cadı olurdum ben kesin :))

Kuaybe dedi ki...

Erikcim ben de geçen gün bir sitede örgüden yatakörtüsü gördüm, bayıldım.. Onu da denemem lazım hemen :))

Sen bayramda kavuşmuyor musun anneciğine? Görüşemeyecek miyiz İstanbul'da yoksa?

Evocum harika bir fikir bu.. Gümüş rengi ip çok şık durur.. Ya da altın rengi yapayım ben kendime, uygun bir eşarbım da var, bayramda parıldarım :P

Minelcim geleceğim inşaallah.. Baran'da mısın sen? Oranın kantininin tostunu da özledim cidden :) Fetiş'imi ziyarete gelicem, seninle de tanışırız nasip olursa.. Senin kumaşlara iliştirelim birkaç tane :)) Ben gelirken şişimi tığımı da getireyim bari İstanbul'a..

Aysuncum yapıp fotoğraflarım ben senin için çiçeklerden.. Sana feda olsun emeklerim :P

MP'cim hiç zor değil o çiçekler.. Çok kolay ve çok eğlenceli yapması..

AYSUN dedi ki...

Biz istanbul'dayız bu bayram şükür Kuaybecim:) Görüşürüz inşallah...