18 Ocak 2008 Cuma

Merhaba günlükcüm..

Tamam biliyorum daha dün gece döktürdüm uzun uzun ama yine yazmak geldi içimden n'apiim :))

Anne-oğul gezmeklere gittik biz bugün.. Babamız 3-4 gün yok evde, sıkılmayalım dedik.. Komşumuzun oğlu evlendi, biz de diğer komşularla yeni gelinin evinde okunan mevlide katıldık.. Ama eve gelince bir daha böyle bir olaya girişmemeye karar verdik!!

Neden?

Peki anlatayım..

Mevlide gelenlerin neredeyse hepsi yaşlı teyzeciklerdi. Çocuğu olan iki üç bayan vardı ama hepsinin çocukları büyüktü ve okuldaydı.. Ortamdaki tek çocuklu-bebekli kişilik bendim.. Ve böyle olacağını da bilmiyordum maalesef :((

Daha mevlid başlamadan teyzeciklerden biri tansiyon hastası olduğundan, çocuklu ortamlarda çok başının ağrıdığından, tansiyonunun fırladığından falan dem vurmaya başladı :( Moralim bozuldu benim.. Atılan taşları paylaşacağım bir kişicik daha yok ki odada.. Hayır ev de yakın değil ki bir bahane uydurup kaçayım.. Zaten komşularla beraber gittik, onlardan ayrı dönmem de ayıp olurdu..

Tanışma faslının ardından Kur'anı-ı Kerimler açılmaya başlanınca ben okuyacak kişilere Yusuf ses yaparsa rahatsız olmamalarını, hemen dışarı çıkacağımızı belirttim.. Daha genç olan bu bayanlar "Ayy olur mu öyle şey, çocuk bu, ağlar tabii.." dese de ben gardımı aldım :)) Kur'an okunmaya başladı ve telefonla oynamaktan bıkan Yusufcuk biraz "Amin" yaptıktan sonra faaliyete geçti!! Biz hemen mutfağa yollandık tabii.. Biraz orada, biraz oturma odasında oyaladım Yusufcuğu.. Ama bir yandan da kendime nasıl söyleniyorum anlatamam.. "Hani söz vermiştim ben kendime.. Hani gitmeyecektim hiçbir yere.. Hani oturacaktım evimde, ağlarsa da sadece bana ağlayacaktı Yusufcuk.." diye.. Neyse bir saate yakın böyle oynadık.. Ben ara ara kapıya gidip okunan Kur'an-ı Kerim'i dinliyorum kucağımda Yusufla, sonra benim kurtcuk kıvranmaya başlayınca yine elektrikli süpürgenin başına çöküyoruz.. Sonra bir ara baktım gözlerini ovuşturuyor Yusufcuk, hemen mutfağa gidip karnını doyurdum, sonra da ayakta, kucağımda sallaya sallaya emzirerek uyuttum.. O an nasıl şükrettiğimi anlatamam..

Hemen içeri geçip mevlidin sonuna yetiştim.. Dua çok güzeldi gerçekten.. O cümlelere el açan, "Amin" diyen insanların arasında olmaktan çok mutlu oldum.. Az önceki pişmanlığım bile geçti hatta orada bulunduğum için..

Dua bitince ikram sofrası hazırlanmaya başladı.. Ben geline yardım ediyorum, çayları dolduruyorum mutfakta.. Kapı çaldı.. Ama nasıl bir zil takmışlar daireye anlatamam.. Hani orada çalıyor ama hem alt hem üst komşu koşar kapıya "Kim o?" diye.. Tabii benim tilki uyandı hemen :(( Az önce söylenen tansiyon hastası teyze bile acıdı halime :P Yusufcuğun gözlerinin yarı kapalı olduğunu görünce hemen tekrar emzirdim ve Allah'a şükür daldı.. Ben de rahat rahat içebildim çayımı..

Yusufcuk uyanınca da eve döndük.. Ve ben bir daha asla çoğunluğu yaşlı teyzeciklerden oluşan bir gruba dahil olmamaya karar verdim.. İnsan aradan yıllar geçince unutuyor demek ki bir bebeğin nasıl büyüdüğünü ve tahammül edemiyor ağlamalarına, oradan oraya koşturmalarına.. Bir süre daha sadece bize tahammül edebilecek insanlarla görüşsem iyi olacak galiba..


....................

Kırmızı eteğimi kestim, biçtim, teğelledim. Komşum Şerife abla da makineyle dikti sağolsun.. Bugün de dayanamadım onu giyip gittim mevlide..

Gri ve kahve tonlarından oluşan teyzecikler grubu bunun için de kızmıştır bana kesin.. "Bu renk de giyilir mi canım mevlide.. Cık cık cık.." diye..




Eteği nasıl diktiğime gelirsek..

Kesimini beğendiğim bir eteği ters çevirip yere serdiğim kumaşın üstüne koydum ve dikiş payı bırakacak şekilde kenarları çizip teğelledim.. Boyunu ayarladıktan sonra kumaşı kestim ve bel kısmını açtım.. Daha sonra yanda görüldüğü gibi, kumaşın kenarlarından eteğin altına iki kat fırfır yaptım.. Şansıma kenarı hafifi kıvrımlı bir kumaşım vardı.. Dikine çizgili eteğe, bu yatay fırfır hoş durdu bence.. Aslında cep de yapacaktım iki tane, şöyle hafif yan duran ve birbirine bakan ama kumaş kaldırmadı, hoş durmadığı için vazgeçtim..

Bu ilk dikiş denemem ama Şerife abla çok başarılı olduğunu söyledi.. Onlar kalıpla falan ölçüp dikiyorlarmış. Benim tekniği çok pratik buldu :))

Yayınevi ödemenin geri kalanını yaptığında kendimi hemen bir dikiş makinesiyle ödüllendirmeyi düşünüyorum.. Böylece biraz acemiliğimi atar sonra da liseden beri kendim için çizdiğim kıyafetleri hayata geçirebilirim :))


.....................



Gelelim Yusufcuğa..

Sabahnurcum, bez bağlamanın sorun olduğu tek bebek senin fındık değil merak etme :)) Yusufcuk da kök söktürüyor bana.. O bezi bağlayana kadar neler çekiyorum anlatamam.. En son bu sabah Yusufcuğun külotlu çorabını kafama geçirmiş acaip bir şarkı söylerken hatırlıyorum kendimi!! Bazen kurt gibi kıvranıyor bazen oraya buraya bulaştırıyor pişik kremini bazen de kaçıveriyor elimin altından.. Cıva gibi bu çocuk yaa.. Tutamıyorum!

Aşağıda, bez bağlatmaya razı olsa bile kesinlikle üstünü giyinmemek için annesinin elinden kaçan Yusufcuğu görüyorsunuz..

( Oğlum, senin bu külotlu çoraplı "küçük solucan" haline bayılıyorum yaa.. )



Bu da transa geçmiş halde "Gece Bahçesi"ni seyreden Yusufcuk..

( Archicim, acaba dediğin gibi bizim farkına varamadığımız birşeyler mi ekliyorlar bu programa? Neden bütün bebişler hastası bu programın?
Bizde olmayan ne var bu Maka Paka'da? )


17 yorum:

SenaBera dedi ki...

Ben de seni öpüyorum Yusufcukk!!

Eteğini güle güle giy canım tekrar!
MaşAllah on parmağında on marifet:)
Benim de çevremde gözlemlediğim, yaşlandıkça çocuklara tahammül kapasitesinin azalması... Biz de ölee olmayız inşALLAH:)) Seni germiş olmalarına üzüldüm. Hem öyle kendini eve kapatma sözleri verme kendine. Bize gelin siz, Yusuf isterse evi yıkabilir, hiçç önemli değil:))

Archi*Sugar (Esra) dedi ki...

Ah seni ve minnosla maceralarini okudukca sanki kendimi ve Defne'yi goruyorum. O da kivrim kivrim kucagimda, oturmaz, kosturur. Ufff... Kimse de anlamaz derdimden. Artik oyle yerlere gitmiyorum ben de Defneyle. Yoksa kalp krizinden genc yasta "attaaa" olucam.

O cocuk programi beni cok suphelendiriyor gercekten. Kimden duyduysam bebisleri ipnotize olmus bir sekilde izliyor. Kesin bizim fark edemedigimiz birsey var. Umarim zararli degildir.

Kirmizi etegine bayildim. Ellerine saglik ve gule gule giy. :-)

sühendan dedi ki...

Gerçekten tam öpmelik olmuş bu poz:)

Ben geçen gün annemlere bile gitmemeye karar verdim.Artık kardeşi olduğu için Enes büyük geliyor gözlerine.Onun için de büyük adam gibi uslu uslu oturmasını bekliyorlar.Ama Enes de durum tam tersi.Evde yapmadığı şeyleri orada yapıyor.

Benim de çocuklar durmadığı ve insanları rahatsız ettiğim düşüncesiyle erkenden kalktığım yerler çok olmuştur.İki çocukla henüz bir mevlide katılma cesaretinde bulunamadım:)Evde oturmayı tercih ediyorum.Yoksa senin gibi başıma gelecekleri biliyorum.

Eteğin güzel olmuş.Güle güle giy.Yusufcuk uslu dursaydı bile inan sen kıyafetinin rengiyle dikkatleri üstüne çekerdin:)))

zeynep dedi ki...

kuaybecim sakın öyle hep evde kalıp komşu gezmelerine yusufçuğu götürmemezlik yapma. benim annemin evinde ders olur. tefsir dersi. yıllardır devam eden haftada bir gün sabah 11 den akşam 5 e kadar süren bir ders. derse gelen şükrüye isimli bir arakdaş var. kendisinin 4 çocuğu var. 2 si erkek 2 si kız. yaş aralıkları 2.5. bu arkadaş bebekleri daha 15 günlükken bile gelirdi derse. alışpsın derdi. hiç kimse karışmazdı. çocukları gele gide derse alıştı. her gittiği komşu gezmesine de götürürdü.

eğer sen olumsuz cümlelerden etkilenip götürmezsen çocuk alışmaz. takma hiçkimsenin lafını.çocuk o tabiki sıkılır. bazen ben bile sıkılıyorum yani. merak etme zamanla alışır. sen olabildğince çık gez. hem kendi kafanda dağılmış olur biraz.

çocuk programını merak ettim. pztesi ilk iş bakıcam inşallah. çok öpüyorum seni ve yusufçuğu..

Anne ve Bebisi dedi ki...

ayy ayy ayy.. Etegine mi bayilsaam, kurkune miii bilemiyorum:) Yok ben en iyisi Yusufcuga bayilayimmm:))))

Hepsine masallah sekerim, cicilerini gule gule giy, Yusufcugu benim yerime op:)

Kisa bir cee dedim, sonra yine gelecegiiim:))

pastacirapunsel dedi ki...

Kuaybe'cim,
Herşeyden önce Yusufcuğu gezmelerden soyutlama, tabii ki kendini de:) Hem o alışsın, hem de gittiğin yerdeki teyzecikler:)
Etek harika, güle güle giy, Miniciğimi de kocaman öpüyorum,
Sevgiler.....

Rana Eslem GULMEZ dedi ki...

ilk once yusufuma bende kocaman sariliyorum simsiki operek .canim benim ne guzel acmis ellerini.etegini gule gule kullan canim bende kirmizi rengi cok seven biri olaraktan cok begendim.burda kirmizi ayakkabi gordukce aklima sen geliyosun.
yaslilarin laflarinada pek bakmamak gerek .gecen gunde ben rasladim ole bir yasli teyzecime))eski cocuklarlarla simdikiler farkli diyip konuyu kapattim))sen gezmelerine devam et alisir ortamlara sikilmaz sonra yusufcukta.cok optuk sevgiler..

Minik Patikler dedi ki...

Hakikaten Yusufcuk bambaşka :) Allah yardımcın olsun, hem ne diye kendini soyutlayacın. Yaşlı teyzelerin çoğuna doktor orda ikram edilen hamur işlerini, baklavaları özellikle, şekerpareleri yasaklamıştır, yediler mi yemediler mi ondan haber ver sen şekerim :) Yusufcugun gürültüsü de neymiş şıp şıp şerbeti damlayan baklavanın yanında :)


Eteğin süper olmuş :)) Güle güle kullan canım.

nes-kafe dedi ki...

Eteğiniz çok yakışmış efenim maşallah nazar değmesin :)
Yusufcuk çok gürültücü bir bebek diil ama çok hareketli :) Mızır mızır olmasındansa hareketli olması daha iyi bence :) Hiç takma sen ve kendini soyutlama.
bu çoraplı resmede bayıldım :)

uçan talhanın annesi dedi ki...

ilk uçakla ordayım yusufcum :D
eteğin süper olmuş. rengine de bayıldım.
teyzeler rahatsız oluyorlarsa bize gel. ev zaten savaş alanı gibi, yusufcukta rahat eder... bu tür yerlerde ben de çok yoruluyorum ama götürmezsek nezaman alışcaklar dimi annesi...(ben bırak mevlütleri uluslararası sempozyumlara bile götürüyorum.) ben birşey söylerlerse çocuktur hareketli olmak şanındandır diyorum. yorulsamda götürüyorum.
son olarak o minik solucana bayıldım :D

Minik Patikler dedi ki...

''soyutlayıcın'' süperim yani..

Esra dedi ki...

Ben de senin gibi söz veriyorum kendime kızım gittiğimiz bir yerde durmadığı zaman, birdaha evde otururacam,hiç biryere gitmicem diye,ama olmuyor öyle de..tamamen soyutlayamıyor insan kendini çevreden..
Süper bir poz yakalamışsın Kuaybe..Bayıldım Yusufcuğun duruşuna..Ben de onun o tatlı yanaklarından öperim..

KeLeBeK dedi ki...

o yaşlı teyzeyi hişşşşş sevmedim...
eteğini çok beğendim, ben de dikiş dikmek istiyorum, makine istiyorum, ama önce bebeğimle vakit geçirmeye alışmam ve onu biraz hale yola getirecek kadar büyütmem gerek sanıyorum

hayalperisi dedi ki...

bir gün pazara zilanla gittim ve bir yasli teyze firca atti ne bu canim pazara cocuk arabasiylami gelinir evinde otursana diye bende bütün cazgirligimla ne yani bebegimiz var diye biryere cikmayalimmi pazara gelip sebze meyve almiyalimmi sizin cocuklariniz yokmu torununuz yokmu felan diye yasli kadini fena haslamistim tamam kabul ediyorum saygisizlik yaptim ama bebegi olan anne evemi mahkum olmali gitmekle en iyisini yapmissin bakma sen teyzelere allah kabul etsin dualarinizi bu arada

etegin süper olmus güle güle giy benim kizimda seviyor aksam bahcesini yusufun son pozuna bittim 41 kere masallah öpüldünüz

Minel dedi ki...

benimde çok şirin kırmızı eteğim vardı ama artık içine giremiyorum:)içine girebilme umudum ise her zaman var
Şu çoraplı halleri beni öldürüyor ya pempe panter gibi bacaklar.
Canlarım benim

AYSUN dedi ki...

Kuaybe ben eteği de beğendim de ama kürke bayıldım:) Ahh benim kayınvalidede yok böyle şeyler anacım:(

Biz de Berk 4 aylıkken bir gelin mevlidine gitmiştik. Tek bebi oydu:) O güzelim evi .ok kokularıyla donatmıştık:P Kız o günden sonra bizi çağırmadı bir daha:)

gelmiyor musunuz bu ara istanbul'a? :)

Muhammed Yusuf dedi ki...

Eteğin kırmızısı yakıyor bre:)Ben de o teknikle bi etek dikmiştim, ama benim ki çok abuk olmuştu:) Tebrikler yoldaş;)
Gece bahçesini ben de izliyorum arada. Çocuksu yaklaşımları, tepkileri , sesleri çok güzel yakalamışlar. Yaratıkların hepsi oldukça çocuk. Karmaşık değil. Çok ilgi çekmesinin sebebi bence bu.