20 Haziran 2008 Cuma

Arada konuyla alakasız fotoğrafların olduğu karışık bir yazı bu :))

Önce rapor veriyorum:
-Ütülerin bir kısmı tamam.. Masa hala ortada, gece devam edebilirim..
-Dergi yazılarımı bitirdim..
-Evimi temizledim..
-Pazarı ektim ama kocacığıma bu akşam güzel bir sofra hazırladım..
-Çamaşırlar tamamdır..
-Yusufcuğun keyfi yerinde..
-Masalımı yazmadım ama tatil dönüşüne uzadı süre, köyde yazacağım inşallah.. Hatta bir seri yazacağım :P
-Bebiş ziyaretini de bugün gerçekleştirdik çok şükür..

İlgili metinleri bularak annesine yardım eden Yusufcuk :))


Şu anda rahat rahat, hiç yerimden kalkmadan, "Ayy Yusuuuuuf düşersin anneeeemmmmm..", "Yapma oğluşum ama bak babanın o kitap, hayır hayır duur, yırtmaaaaa..", "Eyvah, ne attın bakiim sen yine ağzına?" vb. cümleler kurmadan yazıyorum bu yazıyı.. Böyle pek bi güzel oluyormuş canım :))

Yusufcuk, babasıyla dağa yürüyüşe gitti.. Dün ilk, bugün ikinci kere..
Kendimi çok ama çok acaip hissettim/hissediyorum.. Galiba ilk defa bu kadar uzun süreli ayrı kalıyoruz oğlumla - iki saat :P- İki gündür kapıdan çıkmadan tembih üstüne tembih yağdırıyorum Ozan'a.. "Bak arada kontrol et, terlemiş mi?, O sormasa da su ver sen.., Rüzgar çıkarsa hemen bu ceketi giydir tamam mı?"

Özellikle bugün, Yusufcuk neşeli neşeli bana el sallayıp öpücük atarken kapının önünde, gözlerim doldu.. Uzun uzun arkalarından baktım.. Kendimi suçlu/yanlız/mutlu/endişeli/kuşlar gibi özgür/ne yapacağını bilemez hissettim!

Ruhsal durumumla ilgili ciddi şüphelerim var :P

Oysa ne var bunda? Yavruşum artık büyüdü.. Babasının okulu tatilde ve artık birlikte uzun uzun ve bazen bensiz vakit geçirecekler.. Neden bu kadar karmaşa oluşturdu bu durum bende bilmiyorum.. Yusufcuğun bana bağlılığından çok ben mi ona bağlıyım acaba?

Yusufcuk çok ama çok mutlu.. Dün heyecanlı heyecanlı nasıl taş attığını, nasıl toprakla oynadığını anlatıyordu bana dili döndüğünce.. Babasının, itinayla kirlettiği bebişini yine aynı itinayla yıkaması da çok güzeldi, maşaallah barekallah..

Hem eminim Ozan için de çok iyi olacak bu geziler.. ( Sürekli yapacaklar inşaallah ) İlişkileri gelişecek, oğluşunu daha yakından tanıyacak -arada hep ben vardım çünkü şimdiye kadar.. "Şu, şu, şu durumda ne yapayım? diye hep bana sorardı.. Artık kendi çözümlerini üretecek.. Ama ben bi izin versem adama :P )

Taze taze, sıcak sıcaaakkkk..
Gel abla.. Güveçte çorba ve dolmamız vaaaarrr :))


Bugün ben pek bi marifetliydim :P
Aslında dünün acısını çıkardım diyebilirim.. Dün, niyetlendiğim o kadar şeyi yapmak için kendimi motive ettim ama daha evi azıcık toparlayıp, bebiş görmeye giderken yanımda götüreceğim poğaçaları yeni pişirmişken kapı çaldı.. Yeni ve küçük arkadaşım Denizmiş gelen.. Deniz benim lise arkadaşım Sümeyra'nın arkadaşı.. Onların evinde tanıştık. Yeni kapandı ve kendi ifadesiyle "şimdiye kadar hep geleneksel olarak yaşadığı İslam'ı gerçek manasıyla öğrenmek" istiyor.. Ben de ona bana çok faydası olan kitaplarımdan veriyorum, birlikte birşeyler öğreniyoruz.. Onun heyecanı bana da heyecan veriyor.. Onun kadar iştiyaklı olduğum günlerimi özlüyorum :((

Neyse, ne demiştik? Haa, Deniz geldi.. Ev acınacak halde.. Bir yandan çamaşır makinesi çalışıyor, bir yandan ben ev süpürüyorum.. Yusufcuk da sıcak bir poğaçayı güzelce salondaki koltuğa ufalamış durumda.. Poğaça haşhaşlı!! Pıntık pıntık küçük siyah haşhaşlar bana sırıtıyor!

Kapıyı yüzümü gizleyerek açtım :P Ev sahibi evde yok diyecektim ama iş işten gemişti :P

O poğaçalar Deniz'in nasibiymiş demek ki çünkü dün komşuma gidemedim.. Hem işleri toparlayamadım hem de onun eşi evdeydi.. ( Balkon gözlemi :P )

Kendisine ben köydeyken üç hafta boyunca yetecek kadar kitap takviyesi yaptıktan sonra Deniz gitti.. Ben mutfağı toparlayıp yazının başına oturacaktım kii.. Yine kapı çaldı.. Allahtan ki bu sefer gelen, evin her halini bilen kocacığımdı :))

Ama ben daha hayalimdeki sofrayı kuracak yemekleri yapmamıştım :(( Ozan "Ben oğluşumla dağa gideceğim, ne varsa yiyelim.." deyince poğaça ve çoban salatadan oluşan akşam yemeğimizi yedik :)) Sonra onlar gittiler ve ben kendimle başbaşa kaldım..

Önce bir mutfağa baktım.. Canım hiç toparlamak istemedi.. Ütüye baktım, ondan da vazgeçtim.. Biraz birşeyler yazdım, hatta kaçamak kaçamak birkaç kişiyi okudum ve sonraaaa kendimi yumuşacık yatağımın vefakar kollarında buldum :)) Onlar gelene kadar uyumuşum..


Ufak bir park kaçamağı..




Dağcılar döndükten sonra, daha babası Yusufcuğu yıkarken sular kesildi!! Benim mutfak, bulaşıklar, yıkadığım sebzeler vs. hepsi kaldı iyi mi!! Çok yorulan Yusufcuk erkenden uyuyunca, ben de nasıl olsa birşey yapamayacağım için yattım.. Bütün enerjimi bugüne sakladım..
Sabah sekizden beri bilfiil mesaideyim :))

Bugün itibariyle yazılarımı tamamladım çok şükür.. Sabah sabah dünya kadar ütü yaptım.. Sonra mutfağa geçtim.. Önce dün yıkayıp hazırladığım domatesleri turşu yaptım.. ( Ama bildiğimiz turşu değil bu, turşu sos gibi birşey.. Domatesleri rondodan geçirip -daha önceleri rendeleniyormuş tek tek, yaşasın şu teknoloci..) içine sarmısak, sirke, acı küçük biberlerden, biraz tuz ve bir de sıvıyağ ekliyoruz, iki hafta sonra turşu sosumuz hazıııırrr..) Sonra havuçlarımı kavurup hafif bir atıştırmalık yaptım, birazını ayırıp gerisini doooğru buzluğa :)) En son da dolmayı yapıp güvece attım ve iki saat pişmesi için anlaştık :)) Kalan içi de birtakım eklemelerle çorba haline getirince mutfak işim de bitti çok şükür..

Sonra oğluşumla süslenip püslenip bebişimizi görmeye gittik..

Orada biraz Yusufcuğun şirinliklerine güldük, biraz karşılıklı dolan gözlerimizi birbirimizden gizledik Özlemle.. Çok büyük bir imtihanmış yaşadıkları.. Minik kızı Yasemin, ikiz bebeklerinden biriymiş ve diğerini kaybetmişler doğumda.. 28 haftalık doğmuş ve 40. haftayı doldurana kadar prematüre bebek servisinde yatmış minik bebek.. Hala inanılmaz küçük.. İki kiloyu yeni geçmiş! Bu kadar yakından gördüğüm ennn küçük bebekti.. Annesini emecek kadar bile gücü yok.. Anne sütüyle ama biberonla besliyorlar o yüzden..

Özlem'in, "Biz bundan da umudu kesmiştik aslında.." deyişi gözümün önünden gitmiyor :((

Çok iyi oldu gitmem.. Hem tanışmış olduk -balkon muhabbetleri hariç, yüzyüze- hem de ona biraz destek oldum sanırım.. En azından o da artık her yeni anne gibi tüm o anlattığı sorunları sadece kendisinin yaşadığını zannetmiyor.. Keşke ben de ilk doğum yaptığımda, yakınlarımda yeni bebeği olan birileri olsaydı ve ben de bilseydim ki "sadece ben değilim.."


Size geçenlerde bahsettiğim "tababa" ve Yusufcuk :))


Onu doğaya bırakış anımız çok hüzün vericiydi..
Kimse depresyona girmesin diye fotoğrafını eklemedim :P


Şu anda bir yandan maçı seyrediyorum bir yandan bunları yazıyorum.. Durum pek iç açıcı değil..
İnşaallah yine "doooollll" diye bağırabiliriz...


Anam anam anam.. Durun, Hırvatlar serbest vuruş kullanıyor..
Dakika seksen üç veeeeee...
Ohhh.. Yemedik :P



Geçen hafta Yusufcuk ve Ahmet Aydın'ın yastık yorganların altında kalışını anlattığım posta bir yorum yazmıştı Uragan, "Bir doktordan dinlemiştim ev kazaları hakkında konuşurken "Çocukların neler yapabileceğini yalnız Allah bilir.." demişti, küçük, şunu yapamaz filan demeyin, uzaktan izleyin." diye."

Tamam ben de aynı fikirdeyim, izliyoruz zaten ama "Yusufcuk hızı"na yetişilmiyor ki.. Üç gün önce bir baktım, mutfağa sürükleye sürükleye birşey getiriyor benimki.. Arkamı dönmemle, elinde 2,5 metrelik kalorifer kapağını görmem bir oldu!! Adını da bilmiyorum ki o şeyin :P "Annem sen nasıl çıkardın bunu yerinden?" diyorum, kikir kikir gülüyor.. Elinden almaya çalıştım, vermedi de.. "Oğüddah"mış o, onunla oynayacakmış..

İşin ilginç yanı, tüm bunları çıt çıkarmadan yapmış olması.. Şüphelenecek hiçbir ses duymadım.. Aslında şüphelenmem gereken, o sessizliğin kendisiydi zaten ya neyse..

Yusufcuk ve "öğüddah"ı kalorifer şeysi :))


Gitmemize iki gün kaldı.. Heyo, heyooooooo :)) Belki "deniz, kum, güneş" yok bizim tatilimizde (gerçi yine Eğirdir Gölü'ne gidebiliriz bu sene de) ama bolca tarla toprağı, dalından sallanan meyveler, haşhaşlı katmerler, sebzeli bükmeler, babamızın yaptığı toprak mangalda cızbızlar, hamak keyfi, balkon sefaları, bol akraba öpücüğü ve çok eğlenceli "köyümüzü tanıyalım" köşeleri var.. Eh bu da fena sayılmaz di mi :))


Ay uzatmalara geçtik, dakika 102 oldu, hala doolll yok :((
Benim gitmem lazım.. Maçın kritiğini sonra yaparız artık :P


Hey millet, kendinize iyi bakın :))

11 yorum:

firdevs dedi ki...

:p yahu bu ne enteresan bir yazi :) gercekten o 2,5 metrelik kalorifer seysini :p nasil cikartmis :)

deniz adina cok sevindim :) ne guzel demis geleneksel olarak yasadigim dinimi artik tam yasayacagim (:p) tam olarak boyle dememisti dimi :p neyse anladin sen onu :)) ama su internet ahh ahh :(( tum vaktimizi aliyor. bende intersiz olan hayatimi ozleim .canim sikilinca alip kitap okumayi ozledim :(

yahu seninle komsu olasim geldi napsak acep :))

ŞimalŞimal dedi ki...

tüü tüüü tüüüüü
heyy maşşaAllah :)
eline ,parmaklarına,diline,gönlüne,gözlerine sağlık bacım yaa
bu ne performans.

işler için demiyorum canım bu yazılar için. süper yani. bayılıyorum yazıların arasında kaybolmaya :)

köy hikayelerini sabırsızlıkla bekliyorum ben.

Allah a emanet,
Selam ve DUA ile...

ŞimalŞimal dedi ki...

ve dolllll doooollll dooooollllllll
:)) hadi gözümüz aydın. Ne maçtı be yaww.

bebek ziyareti için bi arkadaşa gitmiştik biz de. Kadıncağız daha loğusa. 21:30 da kalkarız maça yetişiriz dedik eve.

biz eve geldiğimiz de saat 00:40 falandı.

evet efenim tahmin ettiğiniz gibi :))

Kuaybe dedi ki...

Firdevs bacım, bizim apartmanda bir daire boşaldı yeni.. Pek büyük diil ama siz sığarsınız eminim :)) Buyrun bekleriz, komşu oluruz seve seve..

Gerçi sen bizi bir kilo peynircikten bile mahrum ettin, arkamızdan lobi faaliyetlerine giriştin ama olsun.. Biliyorum, Ayşe Şulşe çeldi aklını.. Sen iyi kızsın aslında :P Hepsi onun suçu..

Neyse gerekli açıklamayı, senin bloga, o kardeşini çim biçme makinesinin üstünde katletmeye çalışan abinin olduğu resmin altına yazdım.. Okumuşsundur bacı :))


**************


Aysuncum doooooolllllll :))

Ya vallahi dün geceyi ayrıca, itinayla yazmam lazım.. Harikaydı yaa.. Ben böyle maç, böyle mücadele, böyle sevinç görmedim!

Ben yattığımda saat ikiydi ama hala kutlamalar devam ediyordu.. Kornalar susmadı gece boyunca!

Zavallı Hırvatlar hüngür faşırt ağladı.. Acısam mı sevinsem mi bilemedim!

iremmm dedi ki...

ütü yü görunce tırstım :) niye bız bayanlar için utu bu kadar gıcık bısı... :(


kaplumbaga'yı görunce emır geldı aklıma :))

biz de yusuf yaslarda emıre almıstık ve bı gun bı uyandım kaplumgaba ortada yok...ara tar yokk!emire soruyorum emır kaplumbaga nerde dıyorum yüzüyü dıo,nerde annem yuzuyo dedım ve benı nerey goturdu kuaybe bılıyomusun;KLOZEEEEEETTT :))))


kaplumbagayı atmıs,sifonu da cekmıs ustune..sanırım artık kaplumbaga mutasyona falan ugramıstır :))))))))

Kremali'nin annesi dedi ki...

Maasaallah benim becerikli bacima. Genclik boyle birseymis demek. Hayal mayal hatirliyorum sanki ben de o mazideki gunleri:))

Saka bir yana, o yapilacaklar listesini okudugumda, hemen kafadan soyle demistim: Yusufcuk babasiyla gezmeye gider annesini rahat birakirsa evelallah Kuaybe bu islerin hepsini bitirir. Aksi takdirde en fazla Yusufcugu eglendirir :)) Cok sukur ki baba ogul birlikte takilmislar ve sen de islerini kolaylamissin.

Yav Ozan kardis bizim Kremaliyi de goturebilir mi bu doga gezilerine? Zira benim yapilacaklar listemi yazmaya Atlantik Okyanusu murekkep olsa yetmez:(

PS: Nasil yendik ama Hirvatlari? Bu milletin evlatlarini, ve sanki kendi takimlari oynuyormuscasina heyecanlanan onca muslumani, boynu bukuk birakmayan Rabbime sukurler olsun!

firdevs dedi ki...

bu arada yusufcuk kilo almis masaallah :)) en son fotografta yusufu opesim geldi :)) ayrica yusufu eger sutten kesersen taktiklerin hakkinda bilgi ver :p ben bu isi tam olarak beceremedim :p

KelebekGibi dedi ki...

Ne yazi ama, bir oturmada bu kadar herseyi iyi aktariyorsun, bu konuda yetenek belli yani.
Yusuf'un babasiyla gezmesi bence onun icinde cok iyi olur, hep sana bagli kalmamis olur, seninde kendine göre vaktin kalmis olur, arada yapsinlar bence.Sen öyle yazinca bende kizimla babasini ilk gönderdigim anlar geldi gözümün önüne ama kizim o zaman bebekti daha:)Simdi ise ne oldu? Kizim babasiyla zor gidiyor bu aralar tam bir anneci,günboyu birsey demiyceksede anne diye cagirip duruyor anlamadim niye, 2 yas sendromu sanirim:)

Yaptigin yemeklerin resimleri istah acici,eline saglik!
Bu arada mac cok güzeldi! Bende bu konuda yazdim bloguma, ben gözümü bir dakika ayiramadim mac boyu ekrandan. Ülkemiz adina gurur duyuyorum, insallah daha bircok alanda böyle ilerlemeler görürüz.

Sevgiler gönderiyorum simdilik,banada beklerim,blogspota tasindim:)

zehra dedi ki...

aman buyumuste yuruyuslere mı gıdermıs yusufcuk canım benım masallah
____________
bu gun pazartesi yasasınnn cumanın gelmesıne sadece 5 gun kaldı mutlu ve guzel bır hafta dılıyorum:))

Kremali'nin annesi dedi ki...

Koyune vardin mi bacim? Yusufcugu coook opuyorum o dakka bir gol bir tozlu camurlu ellerinden dizlerinden:))

Sevgiler,
Ayse Sule

firdevs dedi ki...

kuaybe aplam vardinmi koyune de haydi yaz :)