16 Eylül 2007 Pazar

Geceleri çok severim ben.. Gençliğimden beri :P

Taa ortaokul yıllarımda bile sabahladığım, gece gece şiirler yazdığım, en sevdiğim radyo programları bitene kadar gözümü yummadığım çok olmuştur..
( Yusufcuk bu sırrımı çözmüş olmalı.. "Annem alışkındır, mahrum kalmasın gecelerden.." diye şimdi de o uyutmuyor sağolsun :) )


Çayı severim.. Ama muhakkak güzel bir sohbet, özenilerek hazırlanmış bir pazar kahvaltısı ya da sıcacık bir börek olacak yanında.. Yoksa bir anlamı kalmaz benim için..


Şiirleri çok severim.. Kimi ağlatır beni, kimi en çocuksu yanıma dokunur.. Kimini okuduğuma pişman olurum, kiminin de her dizesi kazınır hafızama, bir bakarım tekrar tekrar okumuşum..


Mevsimlerin hepsini ayrı ayrı severim..

İlkbaharın coşkusunu başka hiçbirşey yaşatamaz mesela bana.. Kıpır kıpır olur içim.. Sanki ağaçlarla, çiçeklerle beraber ben de yeşeririm.. Rengarenk olur yüreğim..

Yazın, susuzluğumu bitiren bir bardak soğuk suyu severim en çok.. Külah külah dondurmaları da unutmayalım tabii.. Bir de sabah perdeleri açar açmaz içeri dolan yaramaz güneş ışıklarını.. Kışın en çok onları özlerim..

Sonbahar hep ölümü ve ayrılığı çağrıştırsa da bana sararan yaprakların büyüsü dağıtır hüznümü.. Çok severim o görüntüyü ben.. Üzerlerinde yürüdükçe çıkan minik çıtırtıları da çok severim..

Kışın karın yağdığı şehirlerde oldum hep.. Artık çocukluğumdaki gibi çıkıp saatlerce yuvarlanmasam da içinde, pencereden seyretmeyi severim şehrin bembeyaz bir duvağa bürünmesini.. Sıcak birşeyler içerim mutlaka ama bir türlü ısınmaz içim fakir çocukları düşündükçe.. Sokak sokak dolaşıp hepsine eldiven dağıtmak isterim, kartopu yaparken moraran minicik elleri ısınsın diye..


Küçücük şeylerle mutlu olmayı severim.. Ve bunu başarabildiğim için de hep şükrederim..

Evim için, kendim için güzel birşeyler yapmak, bir arkadaşımdan bana dua ettiğini duymak, ne zamandır aradığım renkte bir eşarp bulmak, Ozan'ın yaptığım bir yemeği çooook beğenmesi ve "Daha var mı?" diye tencereye bakması, çalışma masamdaki küçük renkli vazolarım, okuduğum güzel bir hikaye ya da yeni bir atkı örmeye başlamak yaklaşan kış için.. Bunların hepsi tek başına yeter beni mutlu etmeye..

Ama itiraf etmeliyim, Yusufcuğun gülüşü gibisi yok.. Oynarken bir ara duraksayıp hızla bana emeklemesi ve kendini kucağıma bırakması, kikir kikir gülüşmemiz, boynunu, yanacıklarını, ellerini öpmem.. O saçlarımı çekerken benim onu gıdıklamam.. Herşeyden daha çok mutlu ediyor beni..


Dua etmeyi çok severim.. Kudreti herşeyin üzerinde olan Rabbime sığınmak ve dilediğim herşeyi ancak onun gerçekleştireceğini bilmek beni çok mutlu eder..


Sonra sonra... Yaşadıklarımı hatırlatacak küçük şeyler biriktirmeyi severim.. Bazen onları saklayacak yer bulamadığımda "Atsam mı acaba artık, belediye çöp ev diye kapıyı mühürleyecek yakında.." diye söylensem de, sararmış ortaokul mektuplarımı okumak, bitmesin diye kullanmaya kıyamadığım bir keçeli kalemi tekrar özenle kutusuna koymak mutlu eder beni..


Kitap okumayı çok ama çok severim.. Bu aralar en çok özlediğim şey bu belki de.. Vazgeçemediğim kitaplarım vardır, döner döner okurum bazı bölümlerini.. Ve bir kitabın bana birşeyler öğretmesini değil, birşeyler hissettirmesini severim..


Bir şehre çoook yukarılardan bakmayı severim..
Evlere baktıkça neler neler geçer aklımdan.. Sıra sıra binaların içinde saklanmış hayatları merak ederim..


Birisini ya da birşeyleri özlemeyi severim..
O bekleyişin, kavuşmadan daha heyecanlı, daha gizemli olduğunu bilirim..


Papatyaları çok severim.. En sıcak çiçek onlarmış gibi gelir bana..
Küçükken taç yapmak için zavallıların çoğunu telef ettiğim için hala pişmanım..


Hayal kurmayı, bütün ailenin çevresinde toplandığı sofraları, bayram sabahlarını, çocukluğumu hatırlamayı, küçük de olsa bir iltifat almayı, bazen kendimle baş başa kalmayı, beni anneme kavuşturan yolculukları ve artık en çok "anne" olmayı.. Severim, severim , severim..


...............

Canım Arzucum.. Beni sobelediğin için çok teşekkür ederim.. Sevdiğim birçok şey canlandı gözümde, güzel şeyler hatırladım..

Ben de Sümüklüböceğimin ve fındık prensesin annesi Sabahnurun neleri sevdiğini merak ettim..
Hanımlar sobeee...

12 yorum:

Anonymous dedi ki...

Cok güzel seylermis sevdiklerin..
Kücük seylerden mutlu olabilmeyi basarmanda inan büyük sans, herkes beceremeyebilir.
Insan bence sevdigi seyleri not alinca bazi seylerin farkina variyor ve sevdigi seylerin aslinda bayagi oldugunu görebiliyor.
KeLeBeKk

Ayşe dedi ki...

Kuaybecim ne güzel şeyler seviyorsun sen, bayıldım sevdiklerine ve sevdiklerini anlatışına:))
Dur ben bi seni belediyeye ihbar edeyimde gör, çöp evli bu hatun diye:)) ben bu hafta öyle şeyler attım ki çöpe sorma, rahatladım ilginç ama...hoş gerçi bir-ikisi için pişmanlığım da var ya..

sumuklubocek dedi ki...

cok guzel yazmissin Kuaybecigim,
okurken ben de dusunmustum tam, acaba ben neleri severim diye, derken sobe geldi. Seninkinin ustune guzel birsey yazamam ama deneyecegim en kisa zamanda ;)

arzu dedi ki...

Kuaybecim, bir insan bu kadarmi guzel, bu kadarmi siirsel anlatabilir sevdiklerini:)masaallah, nasi keyifle okudum anlatamam:)

Sabahnur dedi ki...

hayran hayran okudum sevdiklerini:) sevdiklerimi listeledim ama senin ki kadar hoş olmadı snaki:)

Archi*Sugar (Esra) dedi ki...

Sevdigimiz ne cok sey ortakmis. Tatil donusu gulumseme ile okudum.
:-)

afacan minnoşlar dedi ki...

evet evet bu kızın anlatımını severim ...

Kuaybecim mevsimler ve anısı olan ufak eşyalar kısmı aynen uyuyor bana ,bununla ilgi birsürü birikimim var evde ,hatta geçen düşündümde şu yeni vakumlu poşetler varya ,tekstil olmayan kaba saba şeyleri vakumlayabilsek keşke diye bir hayalim bile var :))

Minik Patikler dedi ki...

Kuzucum siz ne zaman geliyorsunuz buraya, o kütüphaneyi yalayan sevimli zıpzıpı yicez biz..

annegül dedi ki...

Kuaybeciğim ne kadar güzel anlatmışsın şiir gibi..Sen zaten isteseydin bile Edebiyattan başka bölüm okuyamazmışsın.Evet edebiyat okumakla Edebiyatçı olunmaz ama sen olmuşsun dememe bilmem gerek var mı? sen de doğuştan sanat ruhu var.Kimbilir birgün bir kitabı alacağım ve yazarından şöyle bahsedecek:Evli ve Yusuf isminde bir oğlu var. Kalemine (klavyene :)) sağlık...

feyza dedi ki...

Çok güzel anlatmışsın sevdiklerini geceleri bazen bende uyumuyorum ama ertesi gün acısı fazlasıyla çıkıyor benden:((
Yükseklerden bakması benimde hoşuma gider en çok evlerin içindeki insanların nasıl bi hayat sürdürdükleri çok ilgimi çekmiştir.
Yusufcuk bayağı büyümüş maşallah doğum günü 20 sindeydi demi o gün benim için özel birisinin doğum günü:))

Kuaybe dedi ki...

Kelebekcim, hayat her zaman kocamaaan mutluluklarla dolu değil.. Küçük şeylerin peşine takılmakta fayda var :))

Ayşecim ben de senin sevdiklerini çok sevdim :)) Ama bu ihbar işi olmadı yaa.. Ben de kıyıp atsam mı biraz biraz hatıralarımı :))

Sümüklücüm aşkolsun, neden öyle dedin ki.. Herkesin sevdiği güzeldir, sevilen herşey güzeldir ( mi acaba dedim içimden bunu yazınca )Sen yaz, hatta belki yazmışsındır, geliyorum şimdi senin sayfaya :))

Arzucum çok teşekkür ederim.. Beni sobelediğin için de teşekkürler ayrıca, çok keyifliydi bu yazıyı yazmak..

Sabahnurcum bir "aşkolsun" da sana.. Niye güzel olmazmış ya .. Hemen gelip senin listeyi de okumalıyım :))

Kuaybe dedi ki...

Esracım, çok sevindim ortak "severim"lerimiz olduğuna.. Yorumla sobe oluyor mu? Şimdi ben sana da "sobee" desem yazar mısın sevdiklerini? Çok sevinirim..

Ayşecim evet hayalin çok güzel.. Ben bazen gerçekten zorlanıyorum "saklama" konusunda.. Sığamıyorum eve :)) Buna bir çözüm bulmamız lazım.. Buldum.. Balkonuma kocaman bir "hatıra dolabı" yapabilirim ben.. Müteahhit sağolsun daireyi bir baştan bir başa balkonla çevirmiş, yürü yürü bitmiyor zaten :))

MP kuzucum, valla hiç bilemiyorum. Şimdi babaanne bizde, ben daha aldığım işe hiç başlayamadım, Ramazan da girince araya biraz uzar herhalde gelişimiz.. Ama zıpzıpımı yiyebilirsiniz doyasıya, ona engel yok :))

Sevgili Gül, merhaba, hoşgeldin.. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim.. Benim tek ama tek hayalim psikoloji okumaktı aslında.. Ama olmadı.. Gerçi sonradan o kadar şükrettim ki edebiyat okuduğuma -bizim okulda zorluğu kıyaslanmazdı ikisinin ve psikolojinin tüm dersleri ingilizceydi, edebiyatın yarısı Türkçeydi neredeyse, yata yata geçtim :))-

Kitap konusundaki duana da "Amiiinnn" diyorum.. İnşaallah birgün kişisel bir kitabım da olur - komisyon halinde yazdıklarımız var- ve buradan duyururum sizlere :))

Feyzacım evet 20'sinde doğum günümüz :)) Ne tevafuk değil mi?

Geceleri uyumayıp ertesi gün de aynı enerjiyle devam etmek gençliğe hasmış mirim.. Şimdi ben de zombi oluyorum uyuyamayınca :))